11. Bölüm

8.8K 394 241
                                    

Not; Blyad, türkçedeki "siktir" veya ingilizcedeki "fuck" gibi kullanılan bir kelime. 

Bulutlar pek bi' ağlaktı bu şehirde

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Bulutlar pek bi' ağlaktı bu şehirde.

Yine döküyordu yaşlarını gürül gürül yeryüzüne. Belki de kurumuş, yıpranmış yerleri sulamak içindi bu çabası... Keşke bir kaç damla da içime yağsaydı.

Bir rivayete göre, her kalbin kuraklığına dermân olacak biri vardı. İçine çiçek bahçesi ekecek bir bahçıvanı... Olmalıydı da.

Benim de vardı. Sadece biraz sümsüktü ve tembeldi çünkü hâlâ gelmemişti.

Ah, yine başladı gerzek kalbim.

Kurallar. Hatırla. Uygula!

Umut etmek de yoktu bana.

Yaşamak, sadece yaşamak vardı!

Bunları kendi kendime telkin ettiğim her zaman içimi kemiren bir huzursuzluk peyda oluyor, suratıma yansıyor, bütün enerjimi sömürüyordu.

Tek gayem vâr olmaktı ama umutsuz, sevgisiz nasıl vâr olacaktım bilmiyordum. Bunlar elimden kaydı kayalı vâr olmaktan ziyade sadece nefes alıyordum. Hayatım her an sonuncusunu içime çekebileceğim nefeslerden ibaretti.

Beni ayakta tutan tek şey öfkemdi ve öfkemin meydana getirdiği güçlü dallar. İnat, savaşma isteği... Benim canım dallarım! Ve gücüm.

Kapı açıldı ve hemen ardından kapanma sesi duyuldu. İvan gelmişti. Yüzüme anında mıknatıs gibi yapışan bir gülümsemeyle önüme döndüm. Ellerim arkamda, trabzanda dayalıydı. Gözlerinin esaretinde bacağımın tekini korkuluklara doğru yukarı kaldırdım ve ağır ağır sallamaya başladım. Üzerimde onun gömleği vardı ve bacağımı her oynatışımda gözlerindeki kıvılcımlar kocaman bir alev topuna dönüşüyor, beni de içine alıp yakıyordu. Bakışları alev alev üzerimde gezerken burnumun dibinde bitmişti bile.

"Hoş geldin, alev adam." Elimin göğsünün üstüne koymuş, usul usul aşağı yukarı kaydırırken gözlerimi istekle onunkilere kilitlemiştim. İsterse ömrümce konaklayabilirdim onlarda.

İvan cevap dahi vermeden dudaklarıma yapıştı ve nefesini dudaklarıma doğru üfleyerek öpmeye başladı beni. Anında o auranın tutsağı olmuştum. Üstelik geri çekilmek elimde değildi, bana böyle dokunduğu an kontrolümü kaybediyordum. Anında...

Tehlikeli piç, beni ne hale sokmuştu.

Dudakları dudaklarımdan ayrıldığına gözlerimi kapatıp başımı arkaya attım. Vücudum onunkine yapışmıştı. O dudaklar dokunduğu yerleri arzudan çıldırtırken elini bacaklarımdan yukarı kaydırıp kalçalarıma uzandı ve onları istekle sıktı. Dudakları kulak boşluğuma yöneldiğinde inlememe engel olamadım. Hemen ardımdan o da kulağıma doğru istekle inlediğinde kollarımı boynuna doladım ve beni kucağına almasını gülerek izledim.

TUTSAKHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin