Aynı günün gecesindeydim.
Uyku ve uyanıklık arasında bir yerde, araftaydım.
Hepsi rüyaydı, biliyordum. Şu an bu gerçek bana annem ve abim kadar uzaktı.
Rüya olduğunu bildiğim halde o korkuyu niye yaşıyordum?
Bir zavallıydım adeta.
Bok değil, bombok bir vaziyet.
Gecenin bir yarısıydı gözlerim kendiliğinden açıldı. Midem o kadar boş ki artık, farkındayım, açım. Açlıktan midesi acır mı insanın? Resmen acı çekiyorum.
Buzdolabı yiyecek dolu. Midemi eşsiz bir ziyafet çektirecek kadar, tıklım tıklım ekmek, peynir dolu.
Lâkin kilitli.
Elim midemde, yüzümde açlıktan ötürü beliren acılı bir ifadeyle kilitli olduğunu bildiğim buzdolabının önüne vardım. Tek elimle kilidi sallamıştım, açılsın diye umarak. Hayal kırıklığı ve panikle etrafımda göz gezdirdim. Kesici, parçalayıcı bir şey arıyordum. Alelacele çekmeceleri yokladım, et bıçağını arıyordum.
Çekmeceler art arda, gürültülü bir ses çıkarak açılıyor, ardından yine kapanıyordu.
Nerdeydi bu sıçtığımın bıçağı, nerede?
Bulmuştum. Hızla bıçağı sapından kavrayıp kilidi açmaya çalıştım. İki zorlama sabrımı taşırmış, sinirlenmeye başlamıştım. "Açılsana lan açıl, açıl be AÇIL!" Kilidi zorluyor, titreyen elimden kilidi tutturamıyor ve bulanıklaşan görüntüden hiçbir şey göremiyordum. Bıçak panik be sabırsızlığımdan ötürü ellerimin arasından kayıp yere düştü.
"Of, açıl, açıl işte, açıl!"
Buzdolabını yumruklayarak ağlamaya başlamıştım. Hıçkırıklarımı, hayır tavırlarımı kontrol edemiyordum. O kadar açtım ki ne yapacağımı bilmiyordum.
"Canım?"
"Erdem," adını haykırarak söylemiştim. Hızır gibi yetişmişti imdadıma. Kollarıma sarılmış ve beni düştüğüm yerden ayağa kaldırmıştı. "İyi misin, bir tanem?"
Hıçkırmaktan kendime geldiğimde yalvaran gözlerle yüzüne baktım. "Çok açım, n'olur Erdem, bir parça ekmek. Ölüyorum." Ağzımdan kontrolsüzce firar eden hıçkırıklar bedenimi sarsıyor, kalan son enerjimi de sömürüyordu.
"Lütfen, çok açım. Bir lokma sadece."
"Daha yenice yedin." dedi bana sarılarak. Başımdan öpmüştü. Yeni yediysem midem niye böyle gürültülüydü?
"Ama midem." Ondan geri çekilip, gözlerinin içine baktım. Titreyen ellerimi mideme yerleştirmiş ve onu daha iyi görebilmek için gözlerimdeki son damlayı kirpiklerimi oynatarak yok etmiştim. Yanağımı ıslatan damlaya aldırmadan. "Duyuyor musun? Çok açım, vallahi açım!"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
TUTSAK
General FictionBir adama yenilmemek için neler yaparsınız? Hayatta kalmak için şehir şehir gezen bir kadın... Her şehirle birlikte yepyeni bir kimliğe kavuşup, sırf bir adama yenilmemek için neyi var neyi yoksa ortaya koyarken bir anda kollarına düştüğü yabancıya...