14.Bölüm

9.6K 477 487
                                    


Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.


Beraber merdivenleri inerken etrafı gülücüklerle izlediğimin farkında bile değildim.

İvan neye güldüğümü merak ediyor, öğrenemediği için kuduruyordu. Eskinin güzel anılarının yansımasıydı hâlbuki o gülüş. Düşüncelerim bana her zaman kötülük yapmıyordu. Arada kalbimi gülümsettikleri de oluyordu.

"Mutlusun."

Başımı ona çevirdim ve düşüncelerimden çıkarılmış olmanın verdiği sersemlikle ne demek istediğini anlamaya çalıştım. "Gülüyorsun. Daha önce bütün gün güldüğün hiç olmamıştı. Genelde ya düşüncelisin ya da seksi."

Buna kıkırdadım. "Genelde seksi miyim?"

"Hep seksisin." Çarpık bir gülümsemeyle bana bakıyordu. "En çok da altımda kıvranırken."

"İvan." Kaşlarımı hafif çatarak etrafa baktım. Sesli konuşmamamıza rağmen söylediğim her kelime bağırıyormuşuz gibi çıkıyordu. Neyseki etrafta bunu duyabilecek hiç kimse yoktu. Rahatlayarak ona kendimi açıkladım.

"Burası o kadar büyük ki, şu merdivenlerde misal," dedim gözlerimi sevinçle ayırarak. "Ne güzel yarış yapılır."

"Yarış mı?" Bana sanki çok aptalca bir şeyden bahsediyor muşum gibi bakıyordu. Ama insanı içten güldüren şeyler hep aptalcaydı.

Başımı salladım gülerek. Sevdiğin bir insanla, kahkahalar içinde koşarken o yarışı kazanmanın heyecanı belki de bu dünyada yaşayabileceğin ender duygulardan biriydi çünkü.

İşte tam olarak beni mutluluğun kucağına iten de buydu. Şimdi şu kocaman evde abim olsa, kesinlikle burada yaşımıza aldırmadan deliler gibi koşar, yarışırdık. Abim bilerek bana yenilir, benim deli gibi sevinmeme o da benimle sevinirdi. Eğer burada olsaydı..

Eğer yaşasaydı.

Eğer yaşasaydı ben yenilmeye bile razıydım.

Erdem... Bok Erdem.

Kalbimin sıkışmasına engel olamamıştım. Muhtemelen yüzüm de düşmüşmüştü.

Bunu İvan'ın çatık kaşlarından anlamıştım. Düşüncelerimde bile bir başkasına tahammülü yoktu, ben bu adamla ne yapacağımı gerçekten bilmiyordum.

Merdivenleri indiğimizde dışarıdan bize doğru gelen bir adam takıldı gözlerime. Hafif uzun boyluydu, karizmatik sayılırdı. Köşeli, tam bir erkek diye adlandırabileceğim sert yüz hatlarına sahipti. Fit vücudu giydiği kazaktan bile belli oluyordu. Ve kibarlığı..Gülümsemesinde parlıyordu adeta. Özellikle de ona doğru gelen kadına bakarken. Ellerinde kopkoyu kırmızı güller vardı. Nereden geldiğini göremediğim Vera'nın hızlı adımla ona doğru yürüdüğünü gördüğümde benim de yüzüme hafif bir gülümseme yerleşti.

TUTSAKHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin