19. Bölüm

6.3K 508 338
                                    


Yenice son rötuşları bitirdim. Afişsiz bölüm vermek hiç adetim değil normalde, sırf siz bekliyorsunuz diye yüklüyorum bölümü öyle kel kel. :'(



"Leyla...Leyla...Leyla..." Son sarsılışımla birlikte kendime gelmiştim. Tuttuğum nefesi bir anda bırakmamla ağzım aralanmış ve şişen göğsüm süratle inmişti.

"Leyla, iyi misin tatlım?" Titreyen ellerimi nereye koyacağımı bilemiyor, saçlarımı düzeltmeye çalışıyor, kaçacak delik arıyordum.

Hiç kimse...Hiç kimse umurumda değildi. Sadece yok olmak istiyordum.

Bir el, tutuşundan tanımıştım, sevdiğimin adamındı bu elleri. O eller titreyen ellerimin bileklerine sarıldığında sopsoğuk bakışlarını umursamayacak kadar kötü olmuştum. Beni tuttu ve usulca bir sandalyeye oturttu.

Susmuyordu.

Susturamıyordum kafamın içindekileri.

Allah'ım...Bana yardım et, Allah'ım...Allah'ım.

"Nefes al..Leyla, Nefes al!"

Ses kime aitti bilmiyorum, seçemiyordum. Duyamıyordum. Hissedemiyordum.

Gözlerimi kapatıp acıyla inleyerek dizlerime gömdüğümde bütün sesleri bastıran bir silah sesi duyuldu. Benim zihnimde patlayan bir el ateş...Kaçışım...Ve arkamdan acı çekerek bağıran Erdem.

"Seni bulucam lan orospu. Bulucam önce o koca götünü sikicem, sonra geberticem. O koca götünü parçalicam lan."

"İvan..." ağlamaya başlamıştım. Lütfen...Lütfen kötü bir rüya olsundu gördüğüm. Lütfen hüzünden halusinasyon görmüş olayım, lütfen. Lütfen. Lütfen. "İvan." Yaşlı gözlerle etrafa bakıyordum. Yoktu!

Hiçbir yerde yoktu! Ama kokusu niye bu kadar yakındı?

Yanaklarım ıslanmaya başladığında bir daha sayıkladım adını. Çaresizce etrafıma bakıyor, onu göremeyince daha da büyük korkuya kapılıyordum.

"İvan!"

Muhtaç gibi, yardım çağırır gibi, yalvarır gibi.

Ama o, yoktu.

Bedenim birden sandalyeyle temasını kesti. Kimseyi görmüyor, duymuyor, bir tek onu arıyordum. "İvan..." Başımı kime ait olduğunu bilmediğim ama tanıdığım, güven verici omuza yasladım. "İvan, gel lütfen."

Başımdan akan soğuk suyla derin derin, bağıra bağıra nefes almaya başladım. Üşüyor, titriyor o buz gibi soğuğa alışmaya çabalıyordum. "İvan!"

Su kapanmış, omzuma bir havlu atılmıştı. Havluya sarılıp, durduğum yerde öne arkaya gidip gelmeye başladım. İvan hâlâ yoktu. Sonra birden tanıdık bir sıcaklık hissettim yanağımda.

"İvan..." Başımı çevirdiğimde yanı başımdaydı. Onu fark edeyim diye bana dokunmak zorunda kalmıştı. "Geldin mi?" titrek bir fısıltıdan başka bir şey değildi sesim. Muhtaç, kırılgan, savunmasız...

"Ben hep buradaydım," dedi fısıldar gibi. "Her zaman yanındayım."

Alt dudağım titremeye başladığında burnumu çektim. Onun gözlerine biriken soruları yanıtlayacak gücüm yoktu.

"Ne gördün?"

"Kan..."

Kaşlarını çatıp bana bakmaya devam etti.

Ölüler gördüm. İhanet gördüm. Mahvoluşumun başlangıcını gördüm.

C e l l a d ı m ı gördüm.

TUTSAKHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin