Küçükken ne olacaksın diye sorarlardı her zaman ben de "doktor olacam ben" derdim sonra niye doktor olmak istiyorsun diye sorarlardı. Cevap vermezdim veremezdim cünkü kimse bilmiyordu doktor olunca onu iyileştireceğim diyemezdim kimseye. O benim için ailemden sonra en önemli biridir. Onu ailem bilmezler hatta öyle biri olduğunu bile bilmezler. Bu benim bir sırrımdır. Basta abilerime söylemeyi çok isterdim ama ona söz verdiğim için söylemiyordum. Onunla 7 yaşımda tanıştım. Ilk defa evimden habersiz dışarı çıkmıştım onu takip etmiştim bi uçurumun kenarına gelmişti tabi o zaman oranın bi uçurum olduğunu bilmiyodum sadece denizden yüksek bi yerdi ve ben çok korkardım annem bana sakın öyle yerlere gitme derdi oralar tehlikeli ve düşüp yaralanabilirsin derdi. Bunu demesinin sebebi evimiz biraz yakındı oraya.
~Gece 7 yaşında Fransa~
Çocuk yere oturdu karnını tutuyodu. Karnı ağrıyo sanırım diye yanına gittim. Yanına oturdum. Önce şaşırdı sonra kaşlarını çattı. Elimi kaşlarına götürüp düzelttim. Güldü sonra denize baktı. Tekrar bana döndü.
-Annen baban seni arıyordur merak ederler seni gitmelisin.
-Karnını niye tutuyosun?
-Çünkü yara oldu.
-Kan mı o benim babam iyileştirir hadi gidelim.
Onun elini tuttum sonra ayağa kalkıp çekiştirmeye çalıştım ne kadar uğraşsam da bi santim oynamadı. Sonra tekrar yanına oturup ağladım. Niye ağladığımı bilmiyordum.
-Ağlama. Bu hayatta kimse kimseye acımıyor güçlü ol güzel gözlü kız.
Günümüz 1 Mart 2018
O an ne dediğini anlamamıştım. O günden sonra bana haftada bi kez cuma günü buraya geleceğini söyledi her cuma gittim. Tam bir yıl boyunca bana her buluştuğumuzda hikayeler anlattı. Bazen anlayamadığım şeyler söylerdi akşam gidip anlattığı hikayeyi ya da söylediği bütün her şeyi yazardım. 15 yaşındaydı o yaşta o kadar ağır yükü vardı ki hep hafifletmek onu iyileştirmek istemiştim. Yine bi cuma günü buluşmamızda bana artık yılda bir kere ilk karşılaştığımız tarihte bu uçurumda buluşalım dedi. Ondan sonra her yıl 1 Martta görüşmeye başladık. Fransadan Türkiye geleceğimi söylediğimde sorun değil dedi bana yarın yine gel sana bi şey vercem dedi. O gün gitmiştim bana sadece benimle iletişime geçmek için bi hat aldığını söyledi ve numarasını verdi. Bana buluşmamızdan iki önce bu numaraya nerede buluşacağımızı mesaj at demişti. Hafıza mı kaybettiğim için son üç yılda buluştuk mu bilmiyorum.
Ayaklarımı aşağı salladım. Denizin suyu kayalara hırçınca çarpıp geri çekiliyo sanki deniz kayalara sinirlenmiş ondan sinirini çıkartır gibi.
-Et un jour, quand on l'avale dans les deux, ça va cesser de cogner dans la roche et je dirai que je les ai sauvés de ce feu, Il n'y a pas besoin.
( Deniz bir gün ikimizide yuttuğunda kayalara hırçınca vurmayı bırakacak ve diyecek ki ben onları bu yangından kurtardım artık başka yangına gerek yok.)-Si notre feu est trop pour lui.
(Bizim yangınımız ona fazla gelirse.)-Chaque feu s'éteint quel qu'il soit.
(Her yangın söner her ne olursa olsun.)-Si ça s'éteint finalement, vous brulez en premier.
(Sonunda sönecekse başta yanmasın.)-Alors ils ne l'appelleraient pas un feu.
(O zaman da ona yangın demezlerdi.)O hep böyleydi illa hep bi cevabı vardı eğer yoksa konuyu değiştirirdi.
●
-Hadi kalk uykucu okul vakti geliyo.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
GECE
Dla nastolatkówGece= -Gece farklıdır karanlığını içine hapseder. Geceyi aydınlatan bir sürü yıldız vardır. Aralarından en güzeli en parlağı Ay'dır. Gece Ay'a aşıktır onsuz yapamaz Ay'da geceye aşıktır onsuz yapamaz. Bizim aşkımız da böyle işte karanlığın içine hap...