13°•°•°AKLIMIN SOKAKLARI

39 12 14
                                    

        "Geçme her dakika, aklımın                           sokaklarından."

13.BÖLÜM°•°•°•°•°•


Çivisi çıkmış insanlığın ruhta bırakıp gittiği etkilerin kurbanı olmuş haksızlıklar karşısında nutku tutulup sonunu bekleyen insanlar varsa şayet ben onların en önünde gideniydim.

Basit bir yaşama sahip değildim. Olmadım da hiçbir zaman. Çünkü hep bir koşuşturmaca içerisinde geçti hayatım. Öyle ki attığım adımlara ben bile hakim olamadım.

Şimdi de girdiğim bu çıkmaz sokaklara verdiğim nefesler yüreğimi zorlarken onun kollarının arasında olmak ve bunu yüreğimde hissetmek bir korku saldı bedenime.

Korksan da isterdin ya her zaman kayıplarını bilmeden.

Bilmesem bile duvardı bana tüm bu yüreğin kapıları.

Çünkü ben bir kere yenildim sevgiye, kazandığımın olmaması için ölmeye razıyken.

"Bana yine mi bir cevap vermeyeceksin?" Ellerim tir tir onun onun omuzlarında titrerken kırpışan kirpiklerime kadar heyecanlı bir an yaşıyordum şimdi. Sesimi çıkarabilsem ona bir cevap verirdim.

Yani

Belki de vermezdim.

Yağmur hızını azaltırken ıslak kıyafetlerimiz ile sersefil bir halde kalmış olsak da bir yandan içeride bas bas kaçmam gerekeni söyleyen tarafım beni dürtüklemeye başlamıştı. Çünkü onun yanında daha fazla kalırsam eğer beni bırakmayacak olmasından adım kadar emindim.

Ellerimi çekip bir adım geriye attığımda sonunda onun kollarından kurtulmuş ne diyeceğimi bilmez halde yüzüne bakıyordum. Sahi ben neden gelmiştim ki? Odiar'ı bulmaya. Karşımdaki ise kaçtığım Bertan'dan başkası değildi.

Elalar merak barındıran bakışlarıyla beni iyiden iyiye korkuturken titreyen vücudumu dikledim ve sessizliğimi nasıl bozacağımı düşündüm.

Cebimden çıkarmadığım telefonum yeniden çalmaya başladığında adeta kaçarcasına elime alıp Fırat'tan gelen aramayı kabul ederek telefonu kulağıma yaklaştırdım. "Efendim Fırat." Bertan kaşlarını hızla çatarken telefonda duyduğum çıtırtılar ile Fırat endişe ile bağırmaya başlamıştı. "Yardım et çabuk, A..."dediğinde devamını dinlenmeden çığlığımsı bir sesle "Ne oldu?" Diyerek bağırdığımda gözlerim dolmaya başlamıştı.

Fırat'ın sesi kesik kesik geldiğinde telefonu cebime atarak hızla arkamı döndüm ve koşmaya devam ettim. Az önce ayağımın kaydığı yerde bu sefer hafif sendelemiş olsam da ağlayarak hızla koşuyordum.

En son A  demişti. Yani Atınç'tan mı bahsediyordu?

Atınç'a bir şey olması... Düşünürken bile kalbimi acıtan bu düşünce ile adımlarım hızlanırken Bertan arkamdan koşuyor,o koştukça ben daha da hızlanarak ağlıyordum. Belki de bilerek beni yakalamıyor, nereye gideceğimi öğrenmek istiyordu. Ona nasıl yaklaşacağımı daha doğrusu yaklaşmam gerekiyor mu onu bile bilmiyordum.

Hızla önünden geçtiğim evler ve ıssız sokaklar sonunda o arkamdan geliyor muydu bilmiyorum ama duyduğum sesler adımlarımın yankısı değil ise nefesi ensemi yakacak dereceye gelmişti.

Rüzgar hafifçe eserken dudaklarımı aralayıp nefesimi düzenlemeye çalışıyordum ancak karnımın sağ tarafında yükselen ağrı ile koşmam oldukça zordu.

Nefretin Soluğu Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin