"Gövdem ona bitişik değil ama, ruhumun ona açılan bir penceresi var."
♥
29.BÖLÜM°•°•°•°•°•
Kirpiklerimin ucunda, ruh buldu hissiz benliğim. Simalara dokundukça kaçar oldu kalabalığın sinsi zevahirinden. Münzeviydi cümlelerim. Yerden başlasa uzanıp dokunamazdı gözlerime. Hoyrattı asi buklelelerim, öylesine hoyrattı ki kaçıp gitti başımdan. Titrekti soluklarım, soldukça sulanıyordu ciğerimdeki kırık çiçekler.
Bakışlarımın kıyısında can verdi, kimliğim. Her karaktere dokunduğunda çekti çatık kaşlarını üzerine. Kirpikleri her önüne perde dikişinde yırttı parlak kumaşlarını. Soğuktu ellerim, kıştan kaçardı köşe bucak. Kısaydı tırnaklarım, kazıdı ruhuma özgürlüğümü. Hürdü fikirlerim, takılmadı bir başkasının tellerine.
Ve yüreğimin dibinde dirildi, hislerim. Öldürüp mezar taşlarına yazdığı isimlere acıyarak kalktı yerinden. Ateşten aldığı nefesini bıraktı çekildiğim duvarlarıma. Elaların tesirine baş kaldırdı çoğu zaman, çekti uçurtmamı ıssız tellerden. Sonra ben ayağa kalktım, kalktım ki bir pencere açtım ruhuma.
"Benim belki de gizli bir bildiğim var," Öylesine sessizce bir mırıldanmaydı ki bu, sesim kulağıma ulaşamadan yere kavuştu. Çaresizce bir şarkı söylemekti bu, bağırmadan ses etmeden. Sadece kendimle konuştuğum bir müzikti. Zihnimde hep aynı silüetler geziniyordu lakin şarkı aynıydı. "Elbette ağlarım, benim can kırıklarım var." Can kırıklarım hep vardı. Canımı kırıp elime vermişlerdi çünkü. Birleştirmeye çalıştığım her parça ruhumun ücra köşelerini kesiyordu. Bir savaştı, canımın ruhuma zarar vermesi.
Adımlarım artık gücümü emmekten başka hiçbir işe yaramazken etrafıma bakındım. Hala aynı sokağın, aynı karlı yollarındaydık. Çünkü araba yolda arıza çıkarmış ve bu benim gerilen sinirlerim ile birleştiğinde Bertan'la kavga oluşturmuştu. O öndeydi, heybetli bedeni ve iri adımlarının bıraktığı izinden ilerlerken daha çok gidecek yolumuzun olması beni korkutuyordu. Hiç dinlenmeden evden çıkmıştık ve hava kararmaya başlamıştı bile.
"Yoruldum." Beni işitip bir tepki vermesini beklerken adımlarının süratini ve büyüklüğünü arttırdı. Verdiğim nefes buhar olup yükselirken bir rüzgar daha esti karın üzerinden. Artık adım atmak için çabalamadım. Saatlerdir olmasa da uzun zamandır yürüyorduk. "Abimi arıyorum." Telefonumu çıkarıp Ufuk'u aramak adına rehberden ismini ararken Bertan uzun süre sonra bir tepki verdi. "Arama."
Arkasını döndüğü için bana dönen yüzü solgundu. Birkaç günde yaşadıkları uykusuzluk mu yapmıştı, ah umrumda mıydı peki? "Daha fazla seninle gelmek istemiyorum." Hala onunla ettiğim kavgayı hazmedememiştim. Sözleri kulağımda çınlıyordu. Bakışları donuklaştı. Bana doğru birkaç adım attıktan sonra derin bir nefes bıraktı. "Ezel," Yumuşayan sesine kulak vermek istemedim bu kez. Beni kandıracak başka yalanları olduğuna emindim.
"Sana inanmayacağım." Yoldan bir arabanın geçmesi için dua etmeye başlarken hızı değişen solukları beni ürkütmüştü. "Her şey o kadar ani oldu ki sana haber veremedim. Ki iki gün boyunca uyanmadın. Üçüncü gün de seni kurtardım. Daha fazla ne duymak istiyorsun?" Korkutucuydu. Sinirini iyi yönlendirmişti ve şimdi patlıyordu. "Bunlara gerek olmayabilirdi Bertan. Bana yalan söylemek yerine başka bir şey yapabilirdin. Güvenimi nasıl kırdığının farkında mısın?"
![](https://img.wattpad.com/cover/139844001-288-k119886.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Nefretin Soluğu
Teen FictionNefret... Yalanlarla büyüyen bir insanın kana boyanmış hayatında edilebileceği tek histi belki. Ya da olmayan gerçeklere açtığım savaşta yenemediğim tek düşmanım. Kısaca silahlar elimdeyken kana buladığım bu hayatta küçük yaşta yalanlarla büyümekti...