🌧️🌧️🌧️
Aslında saçma cidden saçma. Neden insan ilkokulda sümüklü bir kıza aşık olur ki? Hem de sınıf başkanı sarı uzun saçlara ve mavi parlak bir göze sahipken. Neden erkek gibi olan bir kıza aşık olur?
Sürekli tipiyle dalga geçerken nasıl olur da kalbi bu kadar hızlı atar ve etkilenir?
Aşk engel olamamaktır.
Duygularının kontrolünün tamamen senden çıkmasıdır.
Bu sözlerden tiksinmem gerekirken haklılığını kabul etmeme tiksiniyordum.
Ne saçmalıyordum ki. Yağmur tepemden dökülürken tiksindiğim bu duygular beni buraya sürüklemişti.Onun yanına.
Yakınında değildim uzağında da değildim. Bu hem şu anki mesafemiz için geçerlidiydi hem de gerçek anlamdaki mesafemiz için. Tabi nefret aşka yakındır sözüne inanıyorsanız iş değişirdi. O zaman bayağı yakındı bana(!)
Herneyse. Şu an bol pantolonu ve yine aynı şekilde bol ve kısa kollu tşörtü ile önümde yavaş yavaş yürüyordu.
Bu sinirlerimi bozuyordu.Sürekli beni sinir eden alışkanlıklara sahip olması cidden sinirlerimi bozuyordu.
Tam da böyle bir alışkanlık içerisindeydi.Yağmur yağdığı zaman yanına şemsiye almayı bırakın, üstüne bir kapşonlu bile almadan yürürdü.Sonra evinin bir sokak uzağındaki markete uğrar ve abur cubur aldıktan sonra sırılsıklam eve dönerdi. Ben de deli gibi bir sinirle kendi evime dönerdim.
Babaannemin evi tam karşılarındaki daireydi ve bir ara o dairede biz yaşıyorduk. Daha sonra babannemin Busan'dan ayrılıp Seul'e döneceği haberiyle onun gittiği marketin karşısındaki apartman dairesine taşınmıştık.
Bu beni o zamanlar üzmüştü ama onun için aynı şeyi söyleyemeyecektim.Haru'nun beni sinir eden en büyük hobisi de buydu.
Jeon Jungkook'tan nefret etmek.
Bunun için de haklı sebeplere sahipti. Ama artık büyümüştük değil mi? Bence bunu unutmalı-ahh Haru'dan bahseyordum. O asla unutmazdı.Ne iyiliği ne kötülüğü.
Belki de... Buydu beni ona agresif yapan. Sadece ona değil etrafıma da.
Lanet olsun beni sevmeyeceğini biliyordum!
Yağmur çiselemeyi bırakıp tüm kuvvetiyle üstümüze yağmaya başladığında ellerini yukarı kaldırdığını gördüm. Bu manzara karşısında elim benden habersiz kapşonluma gitti. Aklıma gelen fikirle ellerimin ucunun titrediğini hissettim. Belki de soğuktandı bu titreme. Keşke kalbim için de böyle bir bahane uydurabilseydim.
Yapacaktım.Bu şekilde yıllarım geçmişti. Pişman ya da sıkılmış değildim. Sadece gençtim ve aşıktım. Çılgınlıklara da oldukça açıktım. Bu zamana kadar sabittim. Şimdi hareket etmenin zamanıydı.
Gülümsedim. Çantamı önüme çekip yanımdaki otobüs durağına sığındım. O ise hasta olacağını bile bile yağmurun altında duruyordu. En çokta bunun için. Hakkım olsun istiyordum. Ona kendine dikkat et Haru. Gülümse Haru. Ağlama yanındayım Haru ve daha fazlasını demek için hakkım olsun istiyordum. Hiçbir şeyi istemediğim kadar istiyordum.
Onu hak etmek için çabalamak istiyorum. Ezik bir çabalama olsa da denemek istiyordum. Geçmişe baktığım zaman onu benden bu kadar uzakta hatırlamak ise istemiyordum.
Defterimden yırttığım bir parça kağıda-yaklaşık kağıdın çeyreği kadardı- numaramı yazdım ve kapşonlumun cebine attım.
Haru yürümeye başladığı zaman cesaretim hala tazeyken ona doğru koştum.
Her şey ağır çekimde falan gerçekleşmedi. Kapşonumu suratına attım ve hızımı kesmeden koşmaya devam ettim.
En sonunda ondan uzaklaştığıma emin olduğumda bir apartman dairesine sığındım ve bu arada yağmur da hızını kesmişti. Fakat kalbim uzun süre hızını kesmemişti.
Elimi kalbime götürüp apartmanda yankı yapacak bir kahkaha attım.
🌤️🌤️🌤️
Ufaktan kurguya girdim bundan sonrası texting ve aralarda yine hikaye tarzında yazacağım. Umarım beğenirsiniz ve beni cesaretlendiren birkaç yorum bırakırsınız.
Okuduğunuz için teşekkürler💜