▶️16

682 62 56
                                    

🌧️🌧️🌧️

Onun bana tabiri caizse Kapşonlu sunu fırlattı o güne geri dönmüş gibi hissettim. O gün tam olarak nerede  durduğumu hatırlamadığım için gözlerimle bir işaret aradım.

Cebimdeki telefonun titremesi ise gereksiz yere kalp atışlarımı hızlandırmıştı.

Şu an sokak çok ıssız ve karanlıktı.

Tanımadığım bir insana güvenmem ne kadar doğruydu?

Burada olduğumu kimseye söylememiştim bile?

Ya başıma bir şey gelirse...

Ah manyak mıyım?

Burası küçük bir mahalle aşağı sokağa yardırsam yeterdi.

Ya ağzıma pamuk dayayıp beni uyutmaya kalk-

Cebimdeki ikinci bir titreme ile salaklığıma sövdüm ve telefonumu cebimden çıkardım.

Hooded:Karşına bak

Haru niye orada öyle dikiliyorsun?

Karşı tarafa baktığımda dolmuş durağının üzerinde kocaman bir kutu gördüm. Sahi bu kutuyu ben nasıl görmemiştim?

Hızlı adımlarla dolmuş durağına yürüdüm. Aslında koşmak istemiştim ama bunun çok abartı olacağını fark ettim. Sonuçta o şu an beni izliyordu değil mi?

Onu bulmak için etrafıma bakma işini ikinci plana attım. O kocaman kutu şu an ilk hedefimdi.

En sonunda kutunun yanına geldiğimde derin bir nefes aldım.

Kahretsin bu heyecanda neydi böyle?

Kalbim neden beni bu kadar zorlamayı seçmişti?

Kutu gökyüzü mavisiydi. Üstünde kocaman bir bulut vardı. Kutunun bir yüzünde Kapşonlu resmi vardı ve üstüme fırlattığı kapşonlunun birebir aynısıydı.

Diğer yüzünü çevirdiğimde şok olmuştum.

Küçüklüğümden bir kare.

Yere düşen pamuk şeker için ağlayan ben. O günü hatırlıyordum. Namjoon'un annesi hepimize harçlık vermişti. Harçlığımı pamuk şeker almıştık. Pamuk şekerim düşmüştü ve...

Hayır.

Olamaz.

Bu imkansız.

O olamaz.

Pamuk şekerim düşmüştü ve Jungkook bana kendi pamuk şekerini vermişti.O gün onu yanağından öptüğümde yüzünün bir pamuk şeker gibi kızardığını anımsıyorum.

Ona bunu söylediğimde koşarak eve gittiğini.

Aklım karışmış bir şekilde diğer tarafını çevirdiğimde ortaokulun ilk günü annemin isteğiyle Jungkook ile okulun önünde çekildiğimiz resim.

Elim bir kolunu sarmış ikimiz de kocaman gülümsüyoruz.

Gözlerimdeki buğu ile derin bir iç çektim.

Son yüze geçtiğimde kocaman bir oyuncak tavşan resmi  gördüm.

Beraber lunaparka gittiğimiz gün çocuklar hız trenine binmek istemişlerdi. Fakat ben hız töreninden deli gibi korkuyordum. Lise 1 deydik.
Jungkook çocuklar hız treni için bilet almaya gittiklerinde güven verircesine gülümsemişti.

İçim rahatlamıştı. Çünkü hepsi binseydi ben de binerdim. Yalnız kalmak istemezdim. Ama o benim bundan nefret ettiğimi bildiği için lunaparktaki en sevdiği şeye binmek yerine benimle kalmıştı.

Çok sık kavga etsekte onun gibi bir arkadaşa sahip olduğum için ne kadar şanslı olduğumu düşünmüştüm.

Sonrasında gezerken kocaman bir tavşan görmüştüm. Tekrar Jungkook'a baktığımda gülmüştüm.

Çok benziyordu ve onun olsun istemiştim.

Onu oraya sürükleyerek darktaki başarımla o tavşanı ona almıştım. Yüzündeki şaşkınlığı hala o kadar net hatırlıyordum ki kendime inanamamıştım.

O gün bizim beraber güzel vakit geçirdiğimiz son gündü. Sonrasında bir anda birbirimize düşman kesilmiştik.Daha doğrusu şakasına birbirimizi kızdırdığımız oyunları bir anda farklı bir yöne sürüklemeye başlamıştı. Ona olan sinirimle ben de uzun süren dostluğumuzu kenara bırakmıştjm ve canını yakmak istemiştim.

Ehh kazanan Jeon Jungkook olmuştu ve kendi elleriyle aramızdaki incelen ipi bir anda koparıp elime vermişti.

Ben ise bir an bile düşünmeden o ipi gökyüzüne savurmuştum.

Peki o ip şu an neden boğazıma dolanmış gibi hissediyordum.

Daha kutuyu açmadan beni yerle bir etmişti. Kutudaki tüm resimleri kendi çizmişti.

Beni üzmek için bu kadar emek vermesine değer miydi?

🌤️🌤️🌤️

Umarım beğenmişsinizdir☁️

Kapşonlu¹•JJKHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin