Bana Aşık Olma !

118 25 12
                                    

Siyah'ın dünyasında, kayboldum. (Mavikusunhayali)

Resim : Hazal (Maggie Lindemann)

Bazı sözler vardır. Yazılınca okunulmayan. Şuan da tam bu durumdayım. Ne söylediğimi artık ben bile anlam veremiyorum. Karşımda ki kişi beni alaycı gözle bakarak.
"- Seninle nasıl sevgili olacağımı düşündüler " diyor,ben ise sessizce  bakıyordum. Aptallık
"- Ben de sana bayılmıyordum. "
Sessizliğimi bozup, cevap vermiştim.  Fakat karşımda ki baya sinirlendirmişti. Gözleri alev almış bir şekilde bakıyordu. Bakışlarımı çevirip  Sude'ye döndüm.
"- Çok yorgunum. Bana uyuyabileceğim bir oda verir misin?"
"- Tabi ki de merdivenlerden çık  hemen sol tarafta "
"- Teşekkürler "
"- İyi Geceler"
"-İyi Geceler "
Sözümü bitirip. Yaman'a da iyi geceler dedikten sonra. Burak'a baktım. Ellerini ceplerine sokmuş. Öylece beni izliyordu. Hiç bir şey demeden arkamı dönüp adım attığımda sesi durmama sebep oldu.
"- Bana iyi geceler yok mu ? "
Yok artık, bunu dile getiriceğini ummuyordum.
"- Gerek yok"
Kısa ve net, zaten bana öyle güzel baktıkça nasıl sert ve uzun konuşabilirdim ki
"- Hiç bir yere gitmiyorsun. Otur şuraya "
Sesi emri vaki çıkmıştı. Şaşırmadım. Tam da ondan beklenen hareket. Ağzımı bıçak açmıyordu. Sessiz hareketsiz ona bakıyordum. Beni bu kadar uysallaştırması. Garipti , ben hırçın bir kızım ama onun karşısında yavru kedi gibi oluyorum. Sesi beni düşüncelerimden koparmıştı ve bu sefer baya yüksek çıkmıştı.

"- Böyle boş boş salak gibi bakıcak mısın? Otur şuraya gecenin vaktinde seninle uğraşıyoruz. Sen geçmişin yorgunum diyorsun. Peki biz ne yapalım boktan işlerle uğraşıp senin hayatını düşünüyoruz. "
Bu sefer çok sinirliydi. Ve kalbimi kırmıştı. İnanılmaz acı duyuyordum. Sesli şekilde bağırıp çağırmam gerekirken, gözlerimden süzülen yaşlar cevap olmuştu. Hiç bir şey diyemeden. Sude'nin yanına oturdum.  Sude elleriyle göz yaşlarımı silerek , gülümseyerek fısıldadı
"- İnan bana sana değer verdiği için böyle yaptı. "
Bana neden değer versin ki ? Ben neyim onun için ?
Gülümseyerek ve seslice bunu dile getirdim.
"-Kimsenin bana değer vermesi gerekmiyor. "
sesimin titremesine özen göstermişitim. Yaman şaşkın gözlerle bizi izlerken Burak tekli koltuğa yayılarak oturdu. Ona söylediğimi anlamış gibi hafiften sırıtı. Evet yanlış görmedim. O sırıtı , dişlerini göremesemde çok hoşdu. Ne diyorum ya ben adam iki dk önce beni azarladı. Ben ise sırıtışını övüyorum. 
Noluyor du bana ? Ben aşık mi oldum acaba ?
Yaman sessizliğini bozmuştu.
"- Burak bırak kızlar dinlensin. Yarın sabah mantıklı konuşur,hareket ederiz. "
Böyle sert ve acımasız birinin yanında nasıl iyimser olabilmiş. Burak ile iki gün aynı evde kalsam heralde kafayı sıyırırım. Kimseden ses çıkmayınca sıkılmıştım. Dayanamayıp konuştum.
"- Ne konuşacaksan konuş artık "
Biraz sert olmuştu. Sude de şaşırmış , sesiz olmamı söylüyordu.
"- Gidin yatın "
Burak'ın soğuk sesi hepimizi ürpertmişti.  Hep birlikte ayağa kaltık. Sude ile Yaman önden giderken bende arkalarından ilerliyecektim ki Burak'ın o tok sesi odayı  sarmıştı.
"- Sen dur ! Hazal , sana git demedim.  Siz gidin uyuyun. Hazal burda kalıcak "
Yaman ve Sude nin keskin bakışları altında kalarak. Oturduğum yere geri döndüm. O ise ayağa kalktı.
"- Şimdi beni iyi dinle, her ne olursan ol ama Bana Aşık Olma! Beni kendine aşık etme. "
Şaşırmış gözlerle onu dinlerken. Ne cevap vereceğimi bilmiyordum. Ben ona aşık mıyıdım ? O bana aşık mıydı? Ya ne aşkı kendimle çelişkiye düşüyorum resmen
"- Ben sana aşık falan olmam, ayrıca seni kendime aşık etme gibi bir fikrim yok. Elimde olsa şimdi burdan çekip giderim . Senin yanında çünkü huzursuzum. "
Yüzünde ki kırılmış ifadeyi ayırt edebilmiştim. Yok artık üzülmüş müydü?
"- Kapı orda , sana kal diyen yok "
Ne ! Yok  artık gecenin köründe bilmediğim yollara düşmek mi ? Hayır asla, ben öyle demek istemedim. Laf olsun diye demiştim. Bu kadar acımasız olabileceğini düşünmemiştim. Hiddetle ne yapacağımı bilmeden , yine kendime yenik düşmemek için başıma buyruk davranıcaktım. Hızla kapıya doğru ilerliyordum. Ula arkamadan bir dur deseydi ya . Ne kadar şansızım ya filmlerde hep böyle olur. Ya bileklerini kavrar.  Ya da dur der.  Benim düştüğüm duruma bak. Allah bilir arkamdan keyif alıp kurtulduk bu pislikten falan diyordur. Yani hayaller hayatlar. 
Kapıyı açtım. Önce çaktırmadan arkama baktım. Ula kimse yok tükürem boş ağzıma emi , ne diye böyle diyon , şimdi çıkta gecenin vaktinde kapkaranlik sokaklarda köpeklere yem ol . Allah'ım iyice ayşe teyzeye bağladım.  Yardım et kafayı sıyırıcam.
Fazla düşünmeden dışarı adımımı atmıştım. Köpek ve kurt sesleri korkutucuydu. Belki de ayıdır, nerden bilicem ha gerçi ayının hası içerde ama zararsız. Gittikçe aklımı yitiriyordum. Sokak lambasının yanıp sönen ışığın altına geçip betonda oturdum. Arkamda bıraktığım villanın içerisinde ki ayıya baktım. Kapı açık değil ışıklarda kapanmış . Eyvah! Ben şimdi bittim. Telefonum da yanımda değil , geri dönüp almaya kalkışırsam. Ne oldu sen hani benim yanımda huzursuzdun falan der. En iyisi  oturmak.
Kimse de geçmiyor. Bir Allah'ın kulu  geçmez mi ya köpek ve kurt sesleri de bitmişti. Etrafta ses çıkmıyordu. Ta ki arka taraflarda ayak sesleri hariç , hemen ayağa kalktım , korktuğumu belli etmeden.
"- Kim var orda ?"
Ne güzel soru ya , Allah bilir kim sabahtan insan istiyordum. Al sana insan, belki bir katil belki sarhoş, belki sapık Ay şimdi şurada bayılacam. Zaten karanlığa fobim  var saçma sapan hayaller kurup duruyom. Ses gittikçe yaklaşıyor mu yoksa ben mi fazla paranormal mı davranıyorum.
Üzerime doğru yaklaşan gölgeyi görünce iki adım geri attım.
"- Ba..k sana diyorum. Sak..ın bana yaklaşma, seni bıçaklarım "
Sesim , benden bile korkak çıkmıştı. Tehit efsane ya bıçak var. Karşımda ki kim bilir. Ben bıçak diyorum. Pala mala çıkarıp öldürmese iyidir.  Gölge daha çok yaklaşıyordu. Kaç Hazal kaç arkamı döndüğümde karşılaştığım yüzle önce bağırıp sonra sarılmıştım. Kalbim güm güm atarken, kokusunu içime çekmiştim. Nasıl  kokuyordu ya böyle  Bir insan neden böyle kokar ki kokusu bağımlılık yapar insana Allah 'ım biraz daha nolursun. Kendine gel Hazal, ne diyorsun. Kollarımı  istemsizce bedeninden ayırdım. Kokusuna bir elveda diyemeden. O ise  hem şaşırmış hem de sırıtıyordu. Zaman ilerledikçe sırıtışı  artıyordu. Bunu fark ettim.
"- Benim yanımda huzursuz olduğunu  söylemiştin. Şimdi bana sarılarak korkunu mu gideriyorsun ?"
Yuh ya soruya bak. Kendimi matematik  sınavında  hissettim trigonometri falan sorsaydın. Hakksız değil hemde çok haklı , aklısız kafam yüzünden geldi başıma bunlar.
"- Evet senden huzursuzlanıyorum. Çünkü bir iyisin bir kötü. Bakışların bir cennet bir cehennem. Seçim yap der gibi bide, Oglum bak bana benim kalbimin şebekesi çekmiyor. Ben ulaşılamayan yerdeyim. Öyle aşık falan olmam. Sende olma çünkü ben sana aşık olursam vah haline peşini bırakmam ona göre"
Yok artık ya bunları nasıl  dile getirdim. İçimden resmen hapisanelerde ki ağır abla çıktı. Oldu paşam yarın gel bir çayımızı iç falan deseydim.
Sokakları  gülme sesi bürmüştü.  Evet  Burak gülüyordu. Tüm sokak onun gülme sesiyle dolmuştu. Onun bu gülüşü beni çok etkilemişti. Gerçekten   çok güzeldi. İnce gibi dişleri Allah neler yaratmış ya . O güldükçe benim de gülesim geliyordu. Dayanamayıp gülmeye  başladım. Sonra kendime  gelip
"-  Sus artık , gülme "
Durdu. Gözlerime baktı. Derin derin
"- Beni bu kadar güldüren tek kişisin. "
Gülünç durumdaydım. Zaten gülmesen  hata, düştüğüm durumlara bak ya , sessizce bakıyordu. Tam bir şey diyecektim ki cümleye girdi.
"- Sen benden huzursuz oluyorsun. Anlıyorum. Ama bana inan bu hayata seni her şey den koruyacağım, kendimden bile "

💛 Sizin İçin Dostlarım.

Oy ve yorumlarınızı esirgemeyin.

İÇİMDE Kİ DUMAN Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin