Ölüm

68 9 3
                                    

Bugün benden gittiğin gün

Burak halen bana sarılmış. Mecburdum diyor.

"- Neye mecburdun, beni üzmek hoşuna mi gidiyor"

Ondan kendimi ayırdım. Gözleri doluydu, belki de o da acı çekiyordur.

"- İçeri geç sana her şeyi anlatıcam. "

İçeri falan geçemeyeceğim.

Canımı o kadar yakmıştı ki , asla bir daha ona güvenemem.

Gene aynı şeyi yapacaktı. Beni kendine bağlıyacaktı  sonra her şey oyundu, yine saf bir oyuncaktan farkım kalmayacakti.

"- Gelmiyorum. Artık senin yalanlarına karnım tok "

Yanından hızlıca ayrıldım.

"- Seni seviyorum Hazal bunu hiç bir zaman unutma, seni hep sevdim, hep te seveceğim "

Sözleri bir hançer gibiydi. Kalakaldım gidemedim.

Kalbime dokundu sözleri, sanki acının üzerine sürülmüş bir merhem gibiydi.

Gözlerine son defa baktım.
Kal gitme bende kal diyordu.

Ama nafile

Koşarak uzaklaştım.

Gücüm azdı, otobüse bindiğimde, biraz soluk vermiştim.

İçimde o kadar kötü bir his vardı ki , annem babam da olduğu gibi korkuyordum.

Eve gittiğimde, herkes evdeydi .

Hesap verme işlemim bittikten sonra, aynadan kendime baktım. Boyunumda ki uğur böceği kolyem yoktu.

Ben bunu yeni fark ediyordum. Ne kadar da aptaldım. Kesin kazada düşüp gitti.

Benim için çok değeri vardı. Çünkü buraya geldiğimde almıştım. İlk İstanbul hatıramdı. 

Dolabıma bakınmak geldi. Belki bir umut oradadır.

Dolabı karıştırıken kilitli defter gözüme çarptı.

Halen kilidi bulamamıştım.

Tek bir adım kadar yakın yıldızlar kadar uzak

Ne anlama geliyor ki

İçinde ki yazıyı çok merak ediyorum. Gerçekten de en iyisi Cem'e sorsam anlar o

Cem'e bu  yazıyı mesaj çekmiştim.

Umarım bir şeyler anlardı. 

İçimde ki yangını böyle boş işlerle oyalıyordum.

Burak onu gerçekten de sevmiştim. Özlüyordum.  Bana bakışını, gülüşünü  o gecede kahkahayla gülmesini beni mutlu ediyordu. Beni benden alıyordu.

Sigara dumanı gibiydi. Çekip çekip bırakıyordu. 

Titreyen telefonumu elime aldım.
Mesaj Cem'den di

"- Derin bir düşünce, anladığım kadarıyla çok yakında birinde fakat sen onu kendine uzak tutuyorsun. "

Böyle şeylerden anlamıyorum. Cem de pek anlamış değil zaten. 

Cem'in attığı mesaja yanıt verdim.

"- Gerçekten anlamadım. "

Telefonu masaya bırakarak mutfağa geçtim.

Dilek'in tek başına otururken görmek şaşırtıcıydı.

"- Noldu kız"

Soruma yanıtı vermedi. Yüzü solgun, gözleri şişmişti.

"- Bir sorun mu var?"

"- Sorun olsada umurunda mi Hazal! "

"- Ne bu sinir ya"

"- Sinirliyim. Kalbini kırmak istemiyorum. "

"- Sorun değil, alıştım ben "

"- Ya sadece, bizim sınıfta ki hocaya sinirlendim. Bizi küçük görüp gömüyor bu yüzden de sinirlendim "

"- Boşver ya son senemiz bitiyor artık okul"

"-Aynen ya takmıyorum artık "

Dilek ile sarılıp, dertleştikten sonra, odaya gittim.

Saate bakmak için telefonuma baktım.

Tanımadığım bir numaradan, mesaj gelmişti.

"- Yarın saat 7.30 da mesaj atacağım yere gel. Fazla geç kalma, ölüm kalım meselesi "

Neydi şimdi bu, en son böyle gelen mesajda başıma gelmeyen kalmamıştı .

Bu sefer gidecek miydim ?

Sude'ye sorsam iyi olur.
Belki de biri şaka yapıyordur.

Sude'yi tam arıyacaktım ki.

Telefonum bir fotoğraf gelmişti.

Korkarak, fotoğrafı açtım.

Burak ? Burak'tı bu

Bir sandalyeye bağlı bir şekilde saçları yüzüne gelmiş. Yerde kanlar vardı.

Nasıl olur bu ?

Ardından bir tane daha mesaj geldi.

"- Kimseye haber vermek ve kimseyle gelmek yok yalnız geleceksin "

Gözyaşlarıma hemen Burak'ı aradım.

"-Aradığınız kişiye şu anda ulaşılamıyor "

Ses beni daha da korkutmuştu.

Ne yapmalıyım?Bana yol göster Allah'ım. 

Kimseye haber verme demiş. Haber versem bile nerden bilecekler ki ?

Bu adamlar kötü adamlar bunlara güven olmaz.

Başımı yastığa gömdüm. Gözlerimi kapatım.

Derin uyukuya değilde, hemen Burak'a kavuşmak için...

Sizin için dostlarım 💖

Yorumla nasıl buldunuz?

Sizce Burak kurtulacak mi?



İÇİMDE Kİ DUMAN Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin