"Hangi renk sürmemi istersin?"
Birkaç dakikadır sohbetimize sessizlik hakimdi. Herkes kendi düşüncesine dalmıştı.
"Bilmem ki. Sen seç."
Ne renk seçeceğini merak etmiştim. Toz pembe bir oje çıkardı ve sürmeye başladı. Parmaklarımı mı okşuyordu? Bana mı öyle geliyordu? İşini bitirince kurumasını beklememi tembihledi.
"Ne içersin?"
"Su alabilirim."
Getirdiği suyu içtim ve teşekkür ettim. Oje keşke kurumasa.
"Manikür yapmayı nasıl öğrendin?"
Merakima yenik düşmüştüm.
Güldü. "Babam part-time işte çalışmamı istedi ve abimin eşi (kuaforun sahibesi) yanında çalışmam için tutturdu. Fön cekmeyi ve manikür gibi birkaç şeyi öğrendim işte. Bir erkek için biraz utanç verici."
"Kadınlar oje sürebilen erkeklerden etkilenir." dedim. Nefesimi tutmuştum. Ne demekti bu şimdi?
"Yaani, sol ele sürmek bir hayli zor." Diyerek düzeltmeye ve gülmeye çalıştım.
Gülümsedi. "Anladım."
"Şey, kurudu sanırım. Eline sağlık."
"Güle güle kullan."
Parayı sahibeye ödedikten sonra son bir kez birbirimize baktık.
"Iyi akşamlar."
"Yine bekleriz."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
LOVE SURVIVE (Türkçe)
Jugendliteratur"Bak.. Küçük duruyor olabilirim ama 26 yaşındayım. Sense sadece üniversitelisin... Kaç yasindasin? 20 falan mi?" Eğdiği kafasını kaldırdı. Kısa sürede ona bu denli hisler beslemem kötü iken yakışıklılığı her şeyi dahada zorlaştırıyordu. "Birbirimi...