2.2

530 44 147
                                    

Fleurie-Breathe


KÖTÜ HAVA ŞARTLARI?



Biliyor musunuz ,Dean'in saçlarında fazla jöle olmadığında saçları dalgalı oluyor.  Yumuşacık oluyor. Muhtemelen dışarıya karşı vermek istediği imajı saçları jölesizken veremiyor ama... saçları dağınıkken daha masum gözüküyor. Daha bana ait oluyor.


Bir saattir mi uyanığım, iki saattir mi? Belki de ateşli sevişmemizin ardından hiç uyumadım. Kim bilir belki de hala rüyadayım. Yanımda göğsü çıplak birşekilde yatan Dean'e bakınca öyleymiş gibi geliyor. Ama sonra bir elim sıcacık göğsüne kayıyor ve gerçekliği hissediyorum, kalbinin ritmik etışlarını duyuyorum. İnanın bana elimde hissettiğim minik tempo, oldukça gerçek.


Çoğu kişi Dean'in sadece yüzünü gördüğü için bir tek yüzünde ve biraz da dirseklerinde çilleri olduğunu sanır. Ama Tanrı'ya şükür ki hayır.  Vücudunun her yeri şirin bir şekilde çillerle kaplı. Omuzları, hafifçe çıkmış karnı, kalçaları, baldırları... Her bir çilini teker teker öpebilmek isterdim. 


Yorgunluğundan olsa gerek , biraz da şampanyayı fazla kaçırdığından,  uyurken birazcık horluyor ve bu bana rahatsız ediciden ziyade aşırı çekici geliyor. Bu adamı seviyorum. Bu adamı gerçekten de her şeyimle seviyorum. Saçlarını okşayan parmaklarıma ışık vurmasından dolayı yüzüğümden yansıyan ışığın gözüme gelmesinden de itiraf edemediğim kadar memnunum.


Dean'in omzuna bir öpücük kondurdum ve yavaşça yataktan kalktım. İyi ki onun içtiği kadar içmemişim. Bu sayede o hala uyurken ona kahvaltı hazırlayabileceğim. Ayağa kalkmamla çırılçıplak olduğum için üşüdüğümü fark ettim. Etrafa saçtığımız kıyafet yığını arasından kıyafetlerimi aramak yerine yenilerini üzerime geçirdim ve mutfağa yürümeye başladım. Dün apartmanıma gelmeye karar vermiştik çünkü yeni evimizin olduğu yere kadar süremeyecek kadar birbirimizi arzuluyorduk. Zaten taksiyle gelmiştik ve sürücümüz muhtemelen sürekli öpüşmemizden aşırı rahatsızlık duyacak kadar homofobikti.


Mutfakta bir şeyler hazılamaya başladım. Bay Ruffs muhtemelen açtı ve bana küsmüştü. Normalde tombul kedimin hiçbir öğününü vermeyi ihmal etmem ancak dün akşam bunu hatırladığımda saat çok geç olduğu için bunu ertelemiştim. (Sadece çok geç olduğundan da değil aslında, çok fantastik bir gecenin ardından yorgun düşmüştük.)


Ona bir kase mama koydum ve kopardığı için el koyduğum oyuncağını sakladığım yerden çıkartıp mama tabağının yanına yerleştirdim. Sanırım bu onun beni affetmesine yeter.


  Dün fark ettiğim kadarıyla artık daha fazla ayakta kalabiliyorum ve neredeyse tüm sakatlığımı  unutmuştum bile. Taburcu olduğum hastanedeki doktorlar en az iki hafta sonra yürüyebileceğimi söylemiş olsalar da Dean'in burada olması bana yetiyordu ve galiba iyileşme sürecim kat kat hızlanmıştı. 


Mutfakta duran radyodan eski zamanların müziklerini çalan bir kanalı açıp sesini yükselttim. Müzik dinlerken Dean'in kasetlerinin artık olmadığını fark ederek yüzümü astım ama artık dinleyecek kasetleri olmaması ona yenilerini alabileceğim anlamına geliyordu değil mi?

Çiçekçi Dükkanı //DESTİELHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin