0.5

975 84 122
                                    


The Pretty Reckless: Make Me Wanna Die


İNİŞLER VE ÇIKIŞLAR



Arabamdaydık ve kalbim hızla atıyordu. 


Nefes alırken canım yanıyordu ve bu kadar adrenalin sağlığıma zararlıydı. Castiel bana zararlıydı. Ama Castiel kadar bana yararlı olanını da görmemiştim.

Gergin oluşumdan dolayı direksiyonu sıkıca kavrıyordum. Daha arabaya bineli birkaç dakika olmuştu ama tek kelime bile konuşmamıştık. Yanımda oturuyordu. Önceki sefer olduğu gibi arka tarafta değildi ,yanımdaydı . YANIMDAYDI.

Ondan tarafa çekinerek bakmaya çalıştım. Gözlerimi onun olduğu tarafa kaydırırken çok gizli bir iş yapıyormuş gibi hissediyordum ve deli gibi utanıyordum. Sonunda ona bakmayı başardığımda onun da bana baktığını fark ettim ve karnıma sancılar girdi. Kalbimi hissetmiyordum. 

O kadar güzeldi ki. O kadar istiyordum ki onu öpmeyi. Ama ancak ona bakmakla yetiniyordum. Ancak kaçamak bakışlarımızla nefes nefese kalıyordum. Ve yine ancak dudaklarına bakabiliyordum.

Gözlerim sarhoştu. Kalbim hızla atıyordu.

Bir konuşma açmalı ve gerginliğimi yumuşatmalıydım. Ona asla sahip olamayacağımı düşünmek canımı yakıyordu. Neden bir erkek olmak zorundasın ki ? Neden bir kız değilsin ve sanki ergen bir kızmışım gibi hissediyorum ? Kendimi toparladım ve konuştum.

"Ne tür müziklerden hoşlanırsın Cas?"

Duraksadı ve tek kaşını kaldırarak bana baktı. Yanlış bir şey mi söyledim ? Tanrım her şeyi berbat ettim. Tekrar paniklemeye başladım ki Castiel konuştu.

"Şey ben en çok Country Music severim Dean." biraz duraksadı ben de konuşarak sessizliği bozmadım. Arabayı kullanıyordum ve bedenim buradaydı evet ama ruhumun cennete uçmasına az kalmıştı ya da cehenneme. Castiel sözlerine devam etti. Konuşurken camdan dışarıya bakıyordu.

"Bana Cas demen ... bilmiyorum" gergince güldü. "Sevgilim bana böyle seslenirdi" tamam artık kötü bir şeyler yapmış olduğuma emindim. Ve Castiel'in üzgün gözükmesinden yola çıkarak tahmin edebiliyordum ki sevgilisi onun için özel biriydi. İçimi bir pişmanlık, suçluluk duygusu kapladı. Yüzüm düştü. 

"Özür dilerim Castiel ben..." sözümü gergince gülüp elini kaldırarak kesti. 

"Hayır Dean önemli değil zaten bir sürü insan bana böyle sesleniyor yanlış bir şey yapmadın." bana gülümsemeseydi ona inanmam zor olabilirdi. Ama gülümsemesi o kadar derindi ki. Dudakları yukarı kıvrılınca farklı şeyler hissediyordum.

"Ya sen Dean?" dalgınlığımdan dolayı bana bir soru yönelttiğini geç fark etmiştim ve kısa bir anlığına başımı yoldan ona çevirdim. Direksiyonu tekrar sıkıca kavradım ve ne duyduğumu düşündüm.

"Ben ... ben de şey Classic Rock ve Metal dinlerim. Şey yine de özür dilerim . Adını sormadan kısaltmamalıydım." istikametimize istemeden gittikçe yakınlaşmaya başlamıştım. Şimdi bunu istemiyordum. Ondan bu kadar çabuk ayrılmamalıydım. Her günün her saati birlikte olmalıydık.

Çiçekçiye giden sokak yerine başka bir sokağa dödüm. Tabi Castiel de bunu anladı ve sorgularcasına bana bakmaya başladı. Ama ben hiçbir şey olmamış gibi davranıyorum.

Çiçekçi Dükkanı //DESTİELHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin