Araba evin önünde durduğunda Boğaç bana bir bakış attı.
¨Niye hiç konuşmuyorsun?¨
Niye hiç konuşamıyordum? Bana ne olduğunu ben bilmezken başkalarına ne diyebilirdim... Kim olduğumu ne yaptığımı artık çözemiyordum. Yeşil bir yaprak iken sonbaharın gelmesiyle sararıyor ve dalımdan yavaş yavaş düşüyordum. Bu bir yenilgi miydi? Hayatta çoğu şeyin üzerinden geliyordum. Peki neden ona karşı gelemiyordum? Neden her saniye onu düşünüyor ve ona doğru çekiliyordum.
Okulumu değiştiremez veya bırakamazdım. Son yılımın benim için zor olacağını biliyordum ama bir öğretmen tarafından sınanacağımı hiç düşünmüyordum. Planlarım vardı ve şu an her şey alt üst olmaya başlamıştı. Hayatımı daha fazla mahfedemezdim... Bir an önce kendime çeki düzen vermeliydim.
Boğaç'a doğru dönüp ¨Hiç, sadece biraz yorgunum.¨ dediğimde gözleri gözlerime inatla bakıyordu.
Gözleri vücudumu süzerken bir anda gözleri büyüdü. Ben daha ne olduğunu anlayamadan gömleğimin yakalarından tutup aşağı indirmeye çalıştı. Şaşkınlıkla ellerini itmeye çalışırken ¨Boğaç! Ne yaptığını sanıyorsun?!¨ diye bağırdım.
¨Bunlar ne lan?!¨
Gömleğimin açıkta bıraktığı yerlere bakmaya çalışırken köprücük kemiğimden yukarı doğru giden bir morartı görmemle donup kaldım. Hayır bu olamazdı... Bana bugünün hatırası olarak bu izleri bırakmıştı. Boğaç'ın ellerini iktirip temin açtığı düğmeleri hızla son düğmesine kadar ilikledim.
¨Sana diyorum Ekin!! O izler ne?!¨ Her cevap vermediğimde biraz daha sinirleniyordu. Bunun farkındaydım ama aklıma söyleyecek hiçbir şey gelmiyordu.
¨Alerji Boğaç! Alerji! Sen hangi hakla bana dokunuyorsun ha?!¨
¨Alerji öyle mi?!¨ Gözlerine yansına o ateş beni korkutmaya yetiyordu. Onu ilk defa böyle görüyordum. Şu an karşımdaki benim Boğaç'ım değildi. Olamazdı bir kere! ¨Ekin benle dalga geçme! Çocuk mu var senin karşında ha?! Kim yaptı sana bunu?!¨ Çocuk kandırmıyordum. O Boğaç'dı onu kandırmak şeytanı kandırmakla birdi. Ama gerçeği de söyleyemezdim. Çünkü ortalığı karıştırması an meselesi olurdu.
Belki hayatımda yapmayacağım tek şeyi yaptım. İfadesiz yüzümü takındım ve ¨Seni ilgilendirmez Boğaç. Sen benim neyimsin ki? Eğer her şeye böyle burnunu sokacaksan bence arkadaşlığımıza bir süre ara verelim.¨ dedim. Sinirli yüzünün yerini üzüntü alınca o an işte benim için parçalandı. Tek çarem buydu... Yoksa peşimden gelecekti. Belki anneme bile söylerdi.
Belki beni tüm hayatım boyunca tek sevebilecek erkeği arkamda bıraktım ve arabadan çıktım. Peşimden gelmeyeceğini biliyordum. Gurur denen şey ne kadar da berbat bir şeydi. Ama şu an gelmediği için daha da sevinmiştim. Uzun bir süre yan yana bile gelmeyeceğimizi biliyordum.
Benim canım arkadaşım Boğaç... Senin yüzüne söyleyemesem de bil... Sen benim en yakın dostumsun...
-----------------------
Eve girdiğimde annem tekli koltukta oturmuş beni bekliyordu. Beni görüp ayağa kalktığında hızlı adımlarla yanıma geldi. Gömleğimi biraz daha yukarıya çekiştirdim.
¨Neredeydin sen?! Seni o kadar çok merak ettim ki Ekin! Boğaç nerede?¨
Evet ederdi... Çakır ailesinin tek çocuğu olduğum için tabi ki de merak edilirdim.
¨Soruları tek tek alıyorum.¨
¨Niye huysuzsun? Kessin Boğaç'a böyle konuşup kaçırmışsındır onu.¨
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Yasak
Teen FictionNe bu kadar içimi soğutmuştu? Buzdan bakışları mı yoksa kokusu mu? Peki bunu nereye kadar devam ettire bilecektim? Ne zaman içimi kavuran bu yalanı söküp atacaktım? Onu istiyordum... Onun da beni istediğini biliyordum... O zaman ikimizde yanacaktık...