8. Bölüm ♠

312 4 3
                                    


 Saatin kaç olduğuna dair bir fikrim yoktu. Açlıktan kurumuş ağzımda çirkin bir tat vardı. Karanlık odamda yatakta ayaklarımı kendime çekmiş başımı dizlerime koymuştum. Çok boştu. Nedense hiçbirşey hissedemiyordum. Ağlamaktan göz pınarlarım kurumuş ve yataktan neredeyse hiç çıkmadığım için bazı yerlerim tutulmuştu.

Günlerdir bu odadan çıkmıyordum. Okula gitmiyordum. Annem odaya girip yemek getirip benimle konuşmaya çalışıyordu. Ama dilim mühürlenmişti sanki. Konuşamıyor ve bir şey yiyemiyordum. Her gün Boğaç gelip benimle ilgileniyordu. Beni sarıp sarmalıyordu ve film izliyorduk. Meltem bir kaç günde bir uğruyordu. İki hafta olmuş muydu?

Soğuktu...

Neyin soğuk olduğunu çözemiyordum ama. Hava mı? İçim mi? Yoksa onun yokluğu mu?

Arada kendime gelmeye çalışıyordum. On yedi yaşında neyin aşkı diye. Aklımı ondan uzakta tutmaya çalışıyordum. Ama başaramıyordum.

Benden çok büyük şeyler çalmıştı. Benim için önemli sandığım kişiye vermiştim en içten duygularımı. Böyle olacağını tahmin etmemiştim. Acımı paylaşabileceğim bir arkadaşım bile yoktu. Beni dinleyip, moral verebilecek...

Meltem beni dinlerdi ama ortalığı havaya kaldırırdı. Bu da ona güvenemeyeceğim anlamına geliyordu. Boğaç'dan bahsetmiyorum bile.

Yoktu, bu kadardı. Bütün herkes çıkmıştı hayatımdan. Kimseyi istememiştim. Yalnız daha güçlü zannederdim kendimi. Her zaman güçlü de olmuştum. O nasıl benim yelkenlerimi suya indirmişti? Belki etkilendiğim ilk erkek olduğu içindi.

Komodinin üzerine uzanıp telefonumu aldım.

03:27

Uyku uyuyamıyordum. Bütün hayatım mahvolmuştu. Zayıflamıştım, bunu hissediyordum.

Aniden gelen kusma hissiyle zor da olsa yataktan kalkıp tuvalete koştum. Öğürüyordum ama midem boş olduğu için kusamıyordum. Kapı açılıp annem içeri girdiğinde sırtımı ovalamaya başlamıştı.

Bir anda gözlerimin kararmasıyla son duyduğum şey annemin bağırışıydı.

---------------------

Gözlerimi aralamaya çalıştığımda ışık bana işkence etmeye çalışıyordu. Burnuma dolan kokuyla hastanede olduğumu anladım. Kolumdaki kelebeğe bağlı olan hortum serum verildiğine bir işaretti. Etrafa göz attığımda bir odada tek başımaydım. Saat kaçtı?

Kapının açılmasıyla Boğaç görüş açıma girdi. Direk yanıma gelip elini tuttuğunda tutuşan ellerimize sonra ise yüzüne bakıp tebessüm ettim.

¨İyi misin? İstediğin bir şey var mı?¨

Dudaklarımı zar zor aralayıp ¨Su.¨ diyebilmiştim.

Yandaki masanın üzerinden sürahiyi alıp bardağa su koyarken bende dikleşmeye çalıştım. Suyu içtiğimde bir rahatlama hissetmiştim. Boğaç bardağı yana bıraktığın da bende yatağın kenarına kayarak ona yer açtım. Bir kaç saniye baktıktan sonra yanıma uzanıp kolunu bakışım altına koydu. Ona şu an sarılmak istiyordum ama bir elim altta kalmıştı öbüründe ise serum takılıydı. Anlamış olacak ki o bana iyice sokulup sarıldı.

¨Boğaç, ben güçlü olmak istiyorum.¨

Zar zor konuştuğumda başımı yüzüne doğru kaldırmıştım.

¨Üst düzey sınıfını istemiyorum. Bu güçsüz halimi istemiyorum. Ben özgür olmak istiyorum.¨

Özgürlüğüm o sanmıştım. Yanılmıştım... O sadece benim hatamdı.

YasakHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin