13. Bölüm ♦

335 9 4
                                    

 Yağmurun yatıştırıcı sesi kulaklarıma dolarken göğsüne uzandığım adama biraz daha sokuldum. Boydan boya açık olan pencerelere inat çıplak bedenlerimiz bir olmuş yorganın üzerindeydik. Üşümüyorduk çünkü yeni bir birliktelikten çıkmıştık. Saçlarımda dolaşan elleri beni biraz daha mayıştırırken bunu bile bile yaptığını biliyordum. Gitmemi istemiyordu.

Günler günleri kovalamış ve merakla beklediğim o güne gelmiştik. Derya ve Kaan'ın nikahı. Kafamı Arslan'ın rahat göğsünden kaldırıp cama çevirdim. Hava yeni yeni aydınlanmaya başlamıştı. Bir süredir böyleydik. Anneme bir bahane uyduruyor ve Arslan ile kalmaya geliyordum.

Yattığım yerde doğrulmaya çalışırken tutulan elimle geri göğsüne yatmıştım. Kıkırdayarak başımı yukarı kaldırıp onun kahve rengi gözlerine odaklandım. Beni her seferinde bitiren o gözlere.

¨Biliyorsun gitmem lazım.¨

Elbette biliyordu. Deminki beni uyutma cabası da bundandı. Ellerini yine arsız bir şekilde vücudumda gezdirmeye başladı. Şimdide beni böyle kandırmaya çalışıyordu.

¨Gitmeyebilirsin. Tüm gün yanımda kalıp daha güzel şeyler yapabiliriz.¨

Dudaklarına bir öpücük kondurup o daha ne olduğunu anlamadan kollarının arasından çıktım ve koltuğun üzerine öylece atılmış kıyafetlerimi giymeye başladım. Tek korkum onun bu sözlerine kanmak. Giyinirken ona baktığımda yatakta doğrulmuş beni izliyordu. Bu biraz yüzümü kızartsa da belli etmemek adına arkamı döndüm. Telefonu elime aldığımda Boğaç'dan bir kaç mesaj gördüm.

Ondan henüz ayrılamamıştım. Yapamamıştım. Onu üzmek istemiyordum. O muhteşem bir insandı. Ama bu haksızlığı sadece ona değil. Kendime ve Arslan'ada yapıyordum. Baştan beri bu işe kalkışmamam gerekiyordu ama bir kere bulaşmıştım ve bir yol bulup bunu bitirmek zorundaydım.

Arslan telefonuma baktığımı anlamış olacak ki ¨O mu?¨ diye sormuştu. Başımı ona çevirip sadece başımı sallamakla yetindim. O da bu mevzuda rahat değildi. Ama bana zaman vermesini istemiştim. O nasıl benden zaman istediyse. ¨Bugün onunla gideceksin değil mi?¨

Telefonu arka cebime sıkıştırıp yatağa yanına gittim ve bacaklarımı iyi yanına açıp oturdum. Ellerimi yanaklarına koyup sakallarını okşamaya başladığımda o da gözlerini kapatmış, yanağını avcuma bastırmıştı. Bu hale nasıl geldiğimizi hala aklım almıyordu. Bana seni seviyorumlu bir cümle kurmamıştı bile ama bu kadarı bana şimdilik yeterdi.

¨Bunu konuşmuştuk. En yakın zamanda halledeceğim. Lütfen sadece bana biraz zaman ver.¨

Gözlerini açıp üzerime diktiğinde biraz huzursuzlaştım. Kızgınlığını böyle ifade ettiği zaman ondan kaçasım geliyordu ama işte sadece geliyordu. Yapmıyordum. Ona biraz daha yaklaşıp dudaklarına bir öpücük bıraktım. Geri çekildiğimde yüzü biraz daha yumuşamıştı. Üstünden kalkıp koltuğa gidip ceketimi üzerime geçirirken ¨Sen ne yapacaksın bugün?¨ diye sordum. İçten içe bunun cevabını vermeyeceğini biliyordum ama yine de istiyordum.

¨İki günlüğüne şehir dışına çıkacağım.¨

Bunu söylediği an şaşkınlıkla yüzüne baktım. Şehir dışına mı? Neden? Madem çıkacaktı neden onunla burada kalmamı istemişti?

¨Gideceksen niye yanında kalmamı istedin?¨ Şaşkınlıkla söylediğim söze karşılık ¨Eğer yanımda kalırsan gitmem.¨ demesiyle içime su serpiştirilmişti. Demek bana göre plan yapıyordu. Bu bir yandan çok hoşuma gitse de hala içimde nereye ve neden gidecek merakı vardı. Şimdilik karışmamaya çalışıyordum. Bütün her şeyimi topladıktan sonra ona döndüm.

YasakHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin