11. BÖLÜM: BAŞLANGIÇ

156 25 46
                                    

Yine beraberiz! Yukarıdaki şarkıyı açarak okuyalım. İyi okumalar!


"Aslında bu, her şeyin başlangıcıydı."


İnsan en çok neyden korkar? Aldatılmaktan mı? Sevdiklerini kaybetmekten mi? Neyden? Herkes bir şeylerden korkar ama ben diğer insanların tersine aydınlıktan korkuyorum. Çok saçma değil mi? Karanlık fobisi ya da kapalı alan korkusu olan bir çok insan dışında ben aydınlıktan korkuyorum. Onlar benim korktuğum şeye ulaşmak için can atarken ben kaçıyorum. Bu ne kadar normal bilmiyorum. Hatta normal bir tarafı var mı onu da bilmiyorum. Ben bu hayatta zaten hiçbir şeyi bilmiyorum. Sadece öyleymiş gibi yapıyorum. Biliyormuşum gibi. Çünkü eğer yapabiliyormuşum gibi yapmaya devam edersem o, er ya da geç oluyor. Bünyen alışıyor. Gözlerin karanlığa alışması gibi.

Gözlerim saatlerdir karanlıkla boğuşuyor. Bir çıkış bulmaya çalışıyor. Ama ben izin vermiyorum. Karanlık bana huzur veriyor, sakinleşmemi sağlıyordu. Bana ilaç gibi geliyordu. Şimdi siz söyleyin, karanlığı seven bir insan nasıl olur da ondan vazgeçer?

"Ne zaman uyanacak?" Oğuz'un sesi yankılandı kulaklarımda daha sonra o kusursuz ses,

"Uyanır birazdan."

Bir insan bir sesi sevebilir mi? Ben seviyordum. Ben... ben... tamam abartma Aylin. Daha neler...

Göz kapaklarımı yukarı hareket ettirdim. Başımda üç tanıdık erkek bekliyordu. Oğuz ve Poyraz solumda, Özgür ise sağımdaydı. Etrafa biraz göz getirince evde olduğumuzu anladım. Kolumda hissettiğim hafif acıyla kafamı çevirdim. Bu...

"Bu ne?" dedim sitem dolu bir sesle.

"Serum." Gözlerimi devirdim Özgür'e.

"Serum olduğunu bende biliyorum. Kolumda ne işi var?"

"Hastanede beklemektense evde bitirmen gerektiğini söyledi doktor. Bitene kadar bir yere gitmek yok. Bayıldığını hatırlamıyor musun?"

Bir dakika bir dakika. Eğer hastaneye gittilerse ve doktorla konustularsa ya kalp hastası olduğumu öğrendiyseler?
Hayır Aylin saçmalama. Basit bir bayılma yüzünden CT taraması yapacak halleri yoktu ya. Stresten iyice saçmalamaya başlamadan kendime gelmem gerekiyordu.Başımı kaldırıp serumun ne kadar kaldığına baktım. Yarıyı çoktan geçmişti ama hala fazlasıyla vardı. Yanaklarımı havayla doldurup bıraktım. Gözlerimi sanki beni buraya zincirle bağlamış gibi Özgür'e diktim. O ise bu durumdan oldukça keyif alıyor gibiydi.

"Ne var?" dedim. "Komik mi?" O ise gülümsemeye devam ediyordu. Fakat bu gülümseme alaycıydı.

"Komik bir şey yok. Sadece..." Sözünü yarıda bırakınca gözlerimi iyice kısarak sorar gibi baktım.

"Sadece ne?" Kafasını çevirip diğerlerine bakınca bende baktım. O zaman gördüm ki tek gülen Özgür değilmiş.

"Ne olduğunu biriniz açıklayacak mı, yoksa ben canım serumumla ağzını yüzünüzü dağıtayım mı? Seçim sizin ama ikinci seçenek benim çok daha hoşuma gitti" dedim. Bu sefer alaycı gülümseyen bendim.

"Sakin ol psikopat kızım benim. Sadece biz seni sudan çıkarttıktan sonra daha doğrusu sen bayıldıktan sonra bir şeyler dedin de ona gülüyoruz."

Korkuyla baktım onlara. Ne demiştim ki? Lütfen Allah'ım lütfen saçmalamış olmayayım. lütfen...

"Ne dedim?"

PUSUDAKİ TENHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin