5.BÖLÜM: POLİS

228 63 306
                                    

Merhaba güzel okurlarım. Nasılsınız?

Yukarıdaki şarkıyı benim belirttiğim yerde açıp dinleyelim. Sözleri 00.42 de başlıyor. Haber vereyim dedim ;)

İyi okumalar. ^^

****

Gözlerim, ışığın altında parlayan kandaydı. Korkudan tir tir titriyordum. Bu da telefon ışığımın titremesine yol açıyordu. Aklımda milyonlarca kurgu dönüp duruyordu. Ya katil hala buradaysa? Ya polisler buraya gelir ve beni tutuklarlarsa?

İlk defa bu kadar korkuyordum. Bir can alınmıştı. Bugün burada biri bu hayata veda etmişti ve bunu kendi istememişti. Bu çok belliydi. Eee sonuçta biz de az polisiye izlemedik.

Telefonumun ışığını kapattım ve Özgürleri aradım.

*Çalıyor*

"Hadi aç aç aç!"

*Çalıyor*

"Lütfen..."

*Hat meşgul*

Açmıyorlardı. Hepsini tek tek aramıştım ama hepsi aynısını yapmıştı. Korkuyla evden çıkmaya hazırlanırken bir ayak sesi duydum ve bunlar bana ait değildi. Ben çok korktuğum zaman kendi ayak sesimden bile korkarım. Ama bunlar benimki değildi. Evde benden başka biri vardı!

Alelacele kedimi boş bir odaya, kapının arkasına attım. Ellerimle ağzımı ve burnumu kapatıp nefes almamı engelledim. En ufak bir ses dahi çıkartmamalıydım.

Adımlar iyice yaklaşırken bende kendimi aynı anda sıkıyordum. Adımlar tam yanımda durdu. Birkaç hışırtıdan sonra adımlar geldiği yöne doğru gitti ve kayboldu.

Oksijene aç ciğerlerim beni öldürürken tereddütle ellerimi serbest bıraktım. Ürkek bir nefes alarak kapının arkasından çıktım. Gelen herkimse ve ne yaptıysa arkasından gitmek çok mantıksız olurdu. Odanın içindeki camı elimden geldiğince sessiz bir şekilde açıp, atlanılabilecek olan yükseklikten bedenimi bıraktım. Caddeye doğru koşar adım ilerlerken bir yandan da arkama bakıp gelen biri var mı diye kontrol ediyordum. Çok sık bakmamaya özen gösterdim. Sonuçta biri şüphelenebilirdi. Son bir umut tekrar aradım Özgürleri. Ancak sonuç yine aynı oldu.

Caddeye çıkıp bir süre insanların arasında yürüdüm. Bu da bir nevi "izleniyorsam izimi kaybettirmek için ideal" bir düşünceydi.

Beş dakikalık yürüyüşün ardından geçen bir taksiyi durdurdum ve bindim. İçimden bir ses hala takip edildiğimi iddia ediyordu. O sese umursamadan taksiciye adresi verdim.

Eve vardığımda hala korkuyordum açıkçası. Ne kadar kavgaya da karışsam, adam da dövsem, bir ölü görmek çok ayrı, korkunç bir şey. Annemin ölümünü görmüştüm,evet. Ama ne bileyim... Bu çok korkunçtu. Kan kafasından akıyordu. Patlamış bir beyin söz konusuydu.

Kapıdan içeri girer girmez kendimi banyoya attım. Klozetin kapağını açıp öğürdüm bir süre. Kusamamıştım ve bu beni çok rahtsız etmişti. Kendime gelmek için yüzüme soğuk su çarptım biraz. Üzerimi değiştirip yatağıma yattım. Yemek yiyebilecek bir mide kalmamıştı. O yüzden kendimi uykuya teslim ettim.

Midem, sabah olmasına karşın hala ağrıyordu ve o son görüntü gözümün önünden bir türlü gitmiyordu. Zar zor kalkıp günlük rutin işlerimi hallettim. Odaya tekrar geldiğimde direk dolabıma yöneldim. Üzerimi değiştirip bir önceki günün derslerinin olduğu çantamı aynen sırtıma taktım. Yeni defter ve kitap koyacak zamanım yoktu. Ayrıca çok üşendiğimi de hesaba katabiliriz.

PUSUDAKİ TENHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin