4. BÖLÜM: ADRES

324 69 397
                                    

"Geceydim ben, sokak lambalarının aydınlatamadığı..."

Kıpkırmızı olmuş işaret parmağımdaki gözlerimi koltukta oturan üçüne çevirdim. Özgür'ün gözleri parmağımdaydı. Diğerleri ise etrafı inceliyorlardı. Sessizliği bozan Oğuz oldu,

"Deminden beri susuyorum da dayanamayacağım abi." Bütün gözler Oguz'da toplandı.

"Sabahtan beri doğru dürüst bir şey yemedim ben ya açım. Aylin yemek var mı?"

Üçümüzde aynı anda göz devirdik Oğuz'a.

"Biz de bir şey yemedik ama senin gibi mızmızlanmıyoruz Oğuz. Bir kapa çeneni abicim."

Poyraz'ın cümlesiyle kendimi suçlu hissettim. Benim pesimde koşturmaktan yemek yiyecek vakitleri kalmamıştı.

"Oğuz haklı. Sabahtan beri benim pesimden koşturuyorsunuz gereksizce. Ben yiyecek bir şeyler hazırlayayım." Ayağa kalkmamla Özgür bileğimden tuttup konuşmaya başladı,

"Sen otur ben hallederim." Bir bileğime tutan eline bir ona bakıyordum sertçe. Anlamış olacak ki yavaş yavaş çekti elini.

"Gerek yok." Diyerek salondan çıkıp mutfağa girdim. Aklımda yapacak pek bir şey yoktu. Hatta evde yapacak hiçbir şey yoktu. Alışveriş yapmaya fırsatım olmamıştı. Her şeyi düşünün mükemmel teyzem bunu akıl edememişti. Düşüncelerime bir kez daha göz devirip salona geri dönmeye hazırlandım. Arkamı dönmemle karşımda Özgür'ü bulmam bir oldu.

Özgür'e kafamı "ne var?" anlamında salladım. Cebindeki ellerini çıkarttı,

"Söylemeyi unutmuşuz da, arabada biz bir şeyler almıştık gelirken. Yukarı çıkartmayı unutmuşum."

"Tamam sen onları al o zaman ben de markete uğrayacağım birkaç şey almam lazım."

Başını iki yana hayır anlamında salladı,

"En son tek başına bir şeyler yapmaya çalışırken ne olduğunu hatırlıyorsun Aylin değil mi? O yüzden beraber gidiyoruz. Poyrazlar da masayı falan hazırlar."

Tam ağzımı açacakken tekrar konuşmaya başladı,

"Ve konu itiraza kapalı." Arkasını dönüp içeriye gitti. Bende sinirle arkasından.

Salona vardığımızda ikisi de hala koltukta oturuyorlardı.

"Biz markete gidiyoruz. Arabada unuttuğumuz yemekleri de getireceğiz. Siz de masayı falan hazırlayın. Tamam mı?" Özgür'ün söylediklerini kafalarıyla onayladılar.

"Ve hiçbir şeyi karıştırmayın!" Tehditkar çıkan sesimi de kafalarıyla onayladılar.

"Üzerimi değiştirip geliyorum ben" diyerek üst kattaki odama çıktım. Siyah kazağımı ve pantolonumu üzerime geçirip tekrar yanlarına indim.

***

"Özgür bırakır mısın onu? Onu da. Ve onuda. Ya sen şaka mısın? Evime sokmam ben onları."

Özgür'ün elinde brokoli, pırasa ve ıspanak vardı. Market arabasına koyup bir yenisini alıyordu. Ben ise her seferinde onları geri çıkartıyordum.

"Paşa paşa eve alırsın bunları. Vitamin deposu kızım. Hem sende vitamin eksikliği var. Aylin çıkartmasana. Aylin!"

Arabadaki bütün sevmediğim sebzeleri çıkartıp son sürat kasaya sürdüm arabayı. Arkamdan ellerinde bir dolu poşetle gelen Özgür'ü umursamadan ödemeyi yapıp marketten çıktım.

"Tam bir çocuksun."

Cümlesine karşılık saniyelik yapmacık gülümsemek takındım. Arabayı çalıştırdı ve yine yollara arkadaşlık ettik.

PUSUDAKİ TENHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin