Herkese tekrar merhaba! Yukarıdaki müziği açmayı, bölümü beğenmeyi ve yorum yapmayı unutmayın.
Keyifli okumalar!
...
Özgür'ün anlatımıyla...
Dünyada milyarlarca insan vardı. Bu da birbirinden farklı milyarlarca hikaye demekti. Bazılarının ki görünmez bir iple birbirine bağlanmıştı.
Kalbim deli gibi atıyordu. Gözlerim herhangi bir tepki alabilme umuduyla Aylin'in yüzünde dolanıyordu. Ama yoktu. Ambulans sedyesinde öylece yatıyordu. Tuttuğum elleri hala soğuktu. İçimdeki onu kaybediyor oluyor hissi tüm bedenime yayılıyordu. Korkuyordum... fazlasıyla korkuyordum. Hayatım hep birilerini kaybederek geçmişti. Şimdi sıra Aylin'de miydi?
"Beyefendi buradan sonrasına giremezsiniz." Gözlerimi bir an olsun Aylin'den ayırmadan acilin kapısının önünde durdum. Otomatik kapı kapanıp onunla tüm temasım kesildiğinde kesik bir nefes aldım. Geriye beceriksizce birkaç adım attım ve kapının yanındaki oturaklara kendimi bıraktım. Neden? Teyzesi ona bunu neden yapmıştı? Aylin'den neden bu kadar nefret ediyordu? Elimle saçımı dağıtık kafamı duvara yasladım. O sırada Oğuz ve Poyraz koşarak kapıdan içeri girdiler.
"Ne olmuş? Bir şey dediler mi?" Kafamı hayır anlamında salladım. Poyraz yanıma oturup sırtımı sıvazladı. Oğuz ise acil kapısının önünde volta atıyordu. Aniden durup bize döndü.
"Kadın sırf Aylin'e zarar vermek için sahte cinayet planlamış abi resmen. Hangi aklı başında insan böyle bir şey yapar? Aklım almıyor."
"Kadın psikopat. Aylin'in babasıyla kafayı bozmuş belli ki."
"Bunda Aylin'in suçu ne peki? Kızın bu zamana kadar çekmediği acı kalmadı." Poyraz cevap verecekken açılan kapı ile ayağa fırladık.
"Aylin Soykan'ın yakınları siz misiniz?"
"Evet. Aylin nasıl?"
"Buyurun odama geçelim." İçimde büyüyen korku artık tüm bedenimi kaplamıştı. Oğuz ile göz göze geldiğimizde onun da korktuğunu gördüm. Tedirgin adımlarla doktoru takip ettik. Odasına girdiğimizde "Oturun lütfen." dedi. Hepimiz gerginliğimizden oturmayı akıl edememiştik.
Poyraz bizim aksimize oldukça soğukkanlı bir şekilde doktora döndü. "Bir sorun mu var?"
Doktor beyaz önlüğünü düzeltip ellerini masanın üzerinde buluşturdu. "Aylin Hanım şuan iyi. Ama hastalığı çok ilerlemiş durumda. En kısa zamand-"
"Bir dakika n- ne hastalığından bahsediyorsunuz?" Adam sıkıntılı bir nefes verip gözlüğünü çıkarttı.
"Aylin Hanım Siyanotik Kalp Hastası."
Gözlerim doktorun yüzünde takılı kaldı. Dediği şeyin ciddiyetini anlamak için tüm yüzünü inceledim. Bunun bir şaka olmasını umuyordum ama o bana hiçbir umut vermiyordu. Ayağa kalkıp odadan çıktım. Hastanenin bahçesine adım atana kadar hızla ilerledim. Elimi ağrıyan kalbime götürdüm. Göğüs kafesimi zorluyor, patlayacak gibi atıyordu. Ağlamamak için kendimi sıkıyordum ama yaşlarım iznim olmadan akıp gidiyordu yanaklarımdan. Hastanenin bahçesinde sendeleyerek yürümeye devam etmeye çalıştım ama beceremeyip dizlerimin üzerine düştüm. Verdiğim sıcak nefes buhar olup Ankara'nın ayazına karıştı. Başımı kaldırıp yıldızlara gökyüzüne baktım. Bana insanların öldükleri zaman yıldız olduğunu söyleyen annemi hatırladım. O da bana yalan söylemişti. Hep iyiyim demişti. Olmadığını öldüğü zaman anlamıştım. Geç kalmıştım ona. Şimdi Aylin için de geç kalmış olmaktan çok korkuyordum. Hayatım boyunca tek sevdiğim kadının annem olduğunu sanmıştım. Ondan başka hiçbir kadını sevemeyeceğime inanmıştım. Hayatıma kimsenin girmesine izin vermemiştim. Çünkü onları sevmekten korkuyordum. Bağlanmaktan korkuyordum. Yine giderler ve yapayalnız kalırım diye... Kendimin bile aşamayacağı duvarlar inşa etmiştim etrafıma. Oysa şimdi o duvarlarım yıkılmış bende enkazın altında kalmıştım. Nefes alamıyor, hareket edemiyordum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
PUSUDAKİ TEN
ChickLit..."Sana söz veriyorum anne asla babam gibi olmayacağım." ... Hayatında en değer verdiği insanı, annesini, daha beş yaşındayken babası tarafından öldürülen bir kız... nefret hariç bütün duygulardan arınmış, intikam için çarpan bir kalp... verilmiş...