Yeni bölüm sizlerle. İyi okumalar diliyorum güzel okurlarım!
Multimedia: Yaprak Çamlıca - Yüce İnsan
"Yalnız değilsin, ben varım..."
Saatlerdir gözlerimi tavana dikmiş yatıyorum. Kendime yapacak bir açıklama, sorularıma yanıt arıyorum ama maalesef bulamıyorum. Sıkıntılı bir iç çekip yatakta doğruldum. Yatağımın hemen yanındaki komodinden telefonuma uzanıp saate baktım. Altıyı üç geçiyordu. Ayaklarımı yerle buluşturup kapıya yöneldim. Özgürlerin hala uyuyup uyumadığına bakacaktım. Eğer hala uyuyorlarsa uyandıracaktım. Eee bu kadar uyku yeterdi.
Yanlarına gittiğimde hala uyuyorlardı. Tam uyandırmak için adım atmıştım ki durdum. Özgür'ün saçları dağılmış, uzun kirpikleri birbirine girmişti. İç sesim "çocuk uyuyor kirpikleri birbirine girecek tabi" diyordu. Mantıklı iç sesimi alkışlayarak Özgür'e biraz daha yaklaştım. Saçları o kadar etkileyici gözüküyordu ki. "Sadece saçı mı?" iç sesim yine karışmıştı araya. "Şşşş susar mısın sen acaba?" iç sesimle olan kavgamı bitirerek izlemeye devam ettim. Bazen diyorum ki iç sesim acaba haklı mı? Şimdi yukarıda Allah var çocuk yakışıklı. Hem de bayağı yakışıklı. Neyse. Ben Özgür'ün seveceği kişiyi merak ediyorum. Neden bilmiyorum ama merak ediyorum işte. Bu güzel ela gözlerin kime bakacağını, etkileyici ses tonuyla kime "seni seviyorum" diyeceğini merak ediyorum. Ben Özgür hakkında birçok şeyi merak ediyorum. Ama tek bildiğim o zaman geldiğinde ben yanlarında olmayacağım.
Kendimi toparlayıp bağırmaya başladım,
"Uyanın uyuyan güzeller!"
Poyraz ve Özgür uyanırken Oğuz hala uyuyordu. Bir de uykusunda konuşuyordu!
"Aslı, bak o öyle değil vallaha." Ahahahah! Hangi kız terk ediyor acaba bizimkini?
Poyraz ayaklanıp Oğuz'un yanına gitti. Ben merakla ona bakarken Özgür yanımda belirdi.
"Hayır Oğuz, artık seni sevmiyorum." Poyraz oyun oynuyordu. Bir de sesini değiştiriyor ahahahahah. Çıldırıcam.
"Aslı lütfen bana bir şans daha ver. Söz menemen yemekten vazgeçeceğim."
Ah Oğuz ah! Rüyanda bile menemen görüyorsun ya. İnsan bu kadar mı çok sever? Misal ben hiç rüya görmem. Sonra hatırlama ya da hurafe sıkıntısı da yok. Ohh mis.
"Ses kayıt cihazını açsanıza." dedi Poyraz fısıldayarak.Özgür hemen uzattı telefonunu.
"Söz ver bir daha menemen yemeyeceksin. Ancak seni öyle affederim."
"Tamam söz. Söz veriyorum menemen yemeyeceğim artık. Yeterki sen gitme."
"Tamam gitmiyorum aşkım."
Gülme krizine girmiş vaziyetteki bana bakan bir Özgür düşünün. O da gülüyor ama gözlerinde hayranlıkta var. Neden bilmiyorum ama hayranlıkla bakıyor. Anlayın işte.
"Cidden daha fazla gülersem komaya gireceğim yeter." diyerek Oğuz'un yanına gittim.
"Oğuz! Uyan hadi."
Gözlerini zar zor açtı Oğuz. Biz hala gülmeye devam ediyoruz ama. Tabii daha durumu kavrayamadığı için soran gözlerle bakıyor. Bu hali de bir o kadar komik. Şuan benim yerimde olsaydınız gülmekten hastaneye kaldırılırdınız. Hatta sizi dışarıdan biri görse deli bile zannedebilir.
"Ne oluyor ya neye gülüyorsunuz? Hem Aylin neden uyandırdın ya ne güzel rüya görüyordum."
"Evet, en son Aslı sen terk ediyordu." Gülerek boş kanepelerden birine oturdum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
PUSUDAKİ TEN
ChickLit..."Sana söz veriyorum anne asla babam gibi olmayacağım." ... Hayatında en değer verdiği insanı, annesini, daha beş yaşındayken babası tarafından öldürülen bir kız... nefret hariç bütün duygulardan arınmış, intikam için çarpan bir kalp... verilmiş...