no. 14

925 62 34
                                        

chopin - nocturno

"Sana bir sürprizim var."

Sabaha Young Jae'nin bu mesajıyla uyanmıştım. Gözlerimi ovarak ekrana bakmaya devam ederken yüklenen beynim ile zihnimin orta yerinde bir düşünce belirdi. 

Rüya mıydı?

Young Jae'nin sohbetinden çıkıp hemen altındaki konuşmaya girdim. Değildi. Sabaha karşı -iki saat önce- aldığım tek kelimelik mesaj orada duruyordu. Gözlerimi birkaç kez kırpıp yeniden baktım.

Tamam.

Yüzüme bir sırıtış yerleşirken Young Jae ile olan konuşmaya geri döndüm. Sürprizden kastı bu muydu? 

Young Jae'ye merak ettiğimi belirten bir mesaj yazdıktan sonra telefonumu yatağa bıraktım ve banyoya ilerledim. Bileğimdeki lastik toka ile saçlarımı tepede topuz yapıp lavaboya baktım. Yüzümü yıkayıp nemlendirici sürdüm ve odaya geri dönüp makyaj masasına oturdum.

Ten makyajımı tamamlayıp parmağıma aldığım pembe-şeftali tonlarındaki farı hafifçe göz kapağıma yaydım. Hafifçe rimel sürüp yine aynı tonlardaki allık ile yanaklarımı renklendirdim. Pembe tonlarında nude bir ruj seçip dudağıma sürüp işaret parmağımı dudaklarımda gezdirerek vurgusunu azalttım.

Saçımdaki tokayı çıkardım. Dağılan saçlarımı ellerimle düzelttim. Pijamalarımı çıkarıp yatağın üzerine bırakıp giyinme odasına ilerledim. Açık pembe kalın hırka ile kahverengi ekose desenli pileli mini bir etekte karar kılıp giyindim. Ayağıma botlarımı giyip buz mavi kabanımı da üzerime geçirdikten sonra odana döndüm.

Çello çantasını dikkatle kaldırıp omuzlarıma taktım. Yatağın üstündeki telefonumu da alıp odadan çıktım. Merdivenlerden inerken hazırlanan kahvaltı masasının seslerini duyabiliyordum.

"Çıkıyor musunuz küçük hanım?"

Bakışlarım merdivenlerin sonundaki Ha Ra-sshi'yi buldu. Son basamağa ulaştığımda yeniden konuştu.

"Kahvaltı yapmayacak mısınız?"

"Hayır, çıkıyorum. Ji Sung-sshi dışarıda mı?"

"Kamelyada." dedi, gülümseyerek. Yanından geçip mutfağa girdim. İçerideki yüzlere gülümseyerek günaydın, deyip mutfak kapısından bahçeye çıktım. Kamelyaya ulaştığımda çayından bir yudum alıp yanına geri bıraktı ve bana baktı.

"Gidiyor muyuz?"

Kafamı salladım. Gazeteyi katlayıp yanına bırakırken gözüm yanındaki fincana ilişti. Henüz bir yudum almıştı.

"Çayınızı bitirdikten sonra çıkabiliriz."

"Önemli değil küçük hanım. Gidebiliriz."

"Lütfen bitirin." deyip gülümsedim. Kamelyadan içeri girmeden önce karşısındaki oturağı gösterip konuştum.

"Size katılabilir miyim?"

Yaşlı yüzünde bir anlığına şaşkınlık belirdi. Ancak hemen her zamanki ifadesini geri alıp elini karşısına uzatıp konuştu.

"Tabii, küçük hanım."

İçeri girip sırtımdaki çelloyu çıkarıp kenara koydum. Oturup ellerimi kabanımın ceplerine soktum ve ayaklarıma baktım. Gözlerimi yavaş yavaş yukarı çıkardım. Okula gitmeye başladığımdan beri sadece benimle birlikte olan, neredeyse her gün gördüğüm yüze baktım.

Gardenia | Jae BumHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin