luca fogale - i don't want to lose you
♩
"Hayal kurmaya devam etmek istemiyor musun?"Dudaklarımdan kurtulan kelimelere cevabını beklerken bütün vücudum kaskatı kesilmişti.
Gözlerini kar tanelerinden çekip bana çevirdiğinde gözlerimi gözlerinden çekmek istedim. Korkuyordum. Bana doğru attığı küçük adımları sonunda fark edip bütün cesaretimle ona doğru bir adım atmaya karar verdiğimde geri dönüp gitmesinden korkuyordum. Ona karşı hislerimi kabul etmişken onun benden vazgeçmiş olmasından korkuyordum.
Ancak gözleri gözlerimi yakaladığında öyle yoğundu ki değil gözlerimi kaçırmak, kırpmak bile istemedim.
Korkusunu gördüğümü sandım.
Bu sorunun cevabının onun için sandığımdan daha zor olduğunu fark ettim o an. Bu, yanıtı basit bir evet ya da hayır olan sorulardan değildi onun için. O an bu soruyla ona bir seçim sunduğumu fark ettim ve kelimelerimin nasıl bu kadar patavatsızca dudaklarımdan döküldüğüne hayret ettim.
Midemde yeni yeni canlanan kelebekler bütün vücuduma dağılıp çaresizce kanat çırpmaya başladı. Belki de doğruydu. Belki de gerçekten ömürleri bir gündü.
Yıllar gibi gelen saniyelerin sonunda nihayet tepki gösterdi. Gözlerini gözlerimde tutarak güçlükle yutkundu. Tereddütle aralanan dudaklarından şu soru kurtuldu.
"Sen söyle Song Ga Yoon, devam etmeli miyim?"
Düştüğüm karamsarlığın içinde kelimelerini algılayamadan ona bakmaya devam ettim bir süre. Sorusunu zihnimde birkaç kez tekrarladım. Tam o anda başka bir zamandan bana ulaşıp kulağıma fısıldadı.
"Kaçma."
Bu kez dürtülerimin bedenimi yönlendirmesine izin verdim. Ellerimi bacaklarına koyup ona yaklaştığımda dudaklarını dudaklarımla örttüm.
Nefesini tuttu.
Nefesimi tuttum.
Yıllar gibi geçen saniyelerin ardından dudakları dudaklarıma karşılık verdi. Dudaklarım dudaklarına bir gülümseme bırakırken ellerimi bacaklarından çekip omuzlarına yerleştirdim. Ardından sol elimin saçlarına karışmasına izin verdim. Buna karşılık o da bir elini yanağıma yerleştirirken diğeriyle enseme ilerledi. Varlığını bile unuttuğum saç havlum açtığında nemli saçlarım omuzlarıma döküldü.
Nefes nefese geri çekildiğimde alnımı alnına dayadım. Gözlerim hala kapalı olduğu halde hala dudaklarıma temas eden dudakları sayesinde gülümsediğini biliyordum.
Geri çekilirken yavaşça gözlerimi araladım. Tıpkı ilk seferindeki gibi parıldıyordu gözleri. Sessizdi ancak aynı zamanda sanki sürekli konuşuyordu. İki elini iki yanağıma yerleştirdi.
Kapının tıklanmasıyla etrafımızı saran bulutlar dağılıp da gerçekliğe döndüğümüzde panikle kendimi geri attım. Dağılan saçlarımla gizlemeye çalıştığım kızaran yanaklarımla kapıya baktım.
Ha Ra-sshi elinde yeni bir tepsiyle içeri girdiğini gördüğümde bakışlarımı kaçırarak elindeki tepsiye indirdim.
"Sıcak çikolata getirdim küçük hanım. Başka bir isteğiniz var mı?" dedi tepsiyi aramızdaki boşluğa bırakırken.
Bakışlarımı kendi önüme denk gelen porselen kupaya diktim ve dudaklarımı birbirine bastırıp kafamı iki yana salladım. Jae Bum'un boğazını temizlediğini duyduğumda kafamı kaldırıp ona baktım.
