bach cello suite no.1: prelude (yo-yo ma)
♩
"Geldik küçük hanım."Melodilerin arasında belli belirsiz duyulan ses ile bakışlarımı telefonumun ekranından çekip dikiz aynasından bana bakmakta olan yaşlı gözlere çevirdim. Ardından bakışlarım ağır ağır önünde durduğumuz yavru ağzı binayı buldu. Kulaklığımı çıkarıp işaret ve orta parmağımda doladım ve montumun cebine koyarken izlemekte olduğum videoyu kapatıp telefonumu da diğer cebime koydum.
Elim yanımdaki büyük çantaya giderken yaşlı adam kapıyı açıp benim tarafıma dolandı. Onun gelmesini beklemeden kapıyı açtığımda adımlarını hızlandırdı ve hazırda beklettiği şemsiyeyi bana tuttu.
Kıyafetlerimin lekelenmemesi için dikkatle arabadan indim. Geri dönüp büyük ve ağır çantayı dikkatle arabadan çıkardım. Yine aynı dikkatle omzuma taktım.
"Sizin için okulunuza kadar taşıyabilirim, hanımefendi."
"Teşekkür ederim fakat ben taşıyabilirim."
Hafifçe başını eğdi. Şemsiyeyi elinden alıp hafif bir baş selamıyla onu selamladım. Okula doğru yürümek için arkamı dönüp birkaç adım atmışken unuttuğum şeyi hatırlayıp sürücü tarafının kapısını açmak üzere olan yaşlı adama döndüm.
"Akşam beni almanızı istemiyorum."
Yaşlı adamın gözlerine endişe ve panik yerleşse de yaşlı adam her zamanki soğuk bakışlarını hemen geri kazandı.
"Küçük hanım, ancak babanız ile konuşup bana bunu babanızın iletmesini isterseniz, yapabilirim." dedi, sakin bir ses tonuyla.
Gözlerimi kapatıp derin bir nefes aldım.
"İzin vermeyeceğini biliyorsunuz." dedim, solurken.
"O halde sizi benim almam gerekecek küçük hanım."
Gözlerimi açtım ve ona baktım. Yaşlılığın pusu çökmüş gözleri kendinden emin görünüyordu.
"Peki." diye mırıldanıp arkamı döndüm ve okula doğru yürümeye başladım. Onu ikna etmeye çalışmak anlamsızdı.
Okula girdiğimde bileğimdeki saate baktım. Dersin başlamasına henüz yarım saat olduğunu gördüğümde zaman geçirmek ve biraz önce yarım kalan videonun devamını izlemek için kafeteryaya yöneldim. Çözünebilir kahvelerden bir tane alıp bir karton bardağa sıcak su doldurdum. Elimdekileri küçük tepsiye koyup tezgahın üstündeki küçük kartonun içinden ahşap karıştırıcı aldım ve kasaya ilerledim.
Ücretini ödeyip boş masalardan birine ilerledim ve elimdeki tepsiyi masanın üstüne bıraktım. Oturacağım sandalyenin yanına iki sandalye daha çekip çantayı dikkatle çıkardım. Tıpkı yeni doğan bir bebeği yatırırmış gibi büyük bir özenle iki sandalyenin üzerine yan bir şekilde bıraktım. Kendim için olan sandalyenin arkasına şemsiyemi asıp oturdum. Telefonumu ve kulaklığımı çıkarıp biraz önce yarım kalan videoyu açtım.