no. 4

1.2K 76 12
                                    

yiruma - falling

Gittikçe şiddetini arttırmaya başlayan yağmurun sesi kulaklığıma rağmen kulağıma ulaşmayı başardığında okumakta olduğum kitaptan kafamı kaldırdım ve sol tarafımdaki pencereye çevirdim. Gözlerimi pencereden ayırmadan el yordamı ile bulduğum ayracı kitabın arasına yerleştirip yatağımın başucundaki bölmeye koydum.

Cama geçen her salise sert çarpmaya başlayan yağmur damlalarını bulunduğum çatı kaplamalarından duyabilmek için kulaklıklarımı çıkardım ve yataktan çıktım.

Odamın zemininden kırk santimetre yukarıdaki pencere ile aynı seviyede olan ahşap sedire ilerleyip üstüne çıktım ve dizlerimin üstünde pencereye yaklaştım. Pencereyi açıp soğuk rüzgarın taşıdığı yağmur damlalarının içeri girmesine izin verdim. Orada öylece beklerken ince saten geceliğimden vücudumu okşayan soğuk gecenin tadını çıkarmaya çalıştım.

Özgür hissettiriyordu. Oysa bu zamana kadar tutsak olduğumun farkında bile değildim.

Eve geleli yaklaşık iki saat oluyordu. Bu iki saatte bilgisayarda takılmış, biraz telefonla ilgilenmiş ve Young Jae'nin devam eden doğum günü partisinden gönderdiği fotoğraflara bakmıştım. Eğlenmeye devam ediyorlardı ve kesinlikle kafayı bulmuşlardı.

Sonra kafama üşüşen düşüncelerden kaçınmak için kitap okumaya karar vermiştim. Ancak satır aralarına dolan düşünceler buna pek izin vermemişti. O halde inat etmemeliydim.

Pencereyi kapatıp oturdum ve sırtımı yumuşak mindere dayadım. Şiddetle yağmaya devam eden yağmuru izlemeye devam ederken biraz önceki düşüncelerin zihnimi ele geçirmesine izin verdim.

Bugün neden böyle hissediyordum?

Young Jae ve Yu Gyeom ile buluşup eve döndüğümde de buruk hissediyordum ancak bu çok daha farklı hissettiriyordu. Sadece buruk değil, neredeyse üzgündüm.

Doğum günü partisi.

Kesinlikle benim iki hafta önceki doğum günü kutlamamdan farklıydı. Süslenen büyük salon, bugünkü o küçük salonun aksine ciddi ve gergin suratlarına sahte gülümseme takınmış insanlar ile doluydu. Çeşitli yemekler ve şık yemek takımları ile süslenmiş büyük masa, bugünkü plastik tabaklar ve paket yiyeceklerle dolu küçük masanın aksine mesafe ve ciddiyet doluydu.

Ve ben yüzümde Yu Gyeom'unki gibi geniş bir gülümseme veya şen kahkahalar ile açmamıştım hediyeleri. Ya da her açtığım hediyede, sahibinin boynuna atılamamıştım.

Hafifçe eğilerek yüzüme yerleştirdiğim tebessüm ile aile büyüklerime ve aile dostlarımıza teşekkür etmiştim. Yemeğin ve pasta servisinin ardından ise onlara küçük bir çello konseri vermiş, onlarla biraz muhabbet etmiş ve saat on bire yaklaşırken izin isteyip odama çekilmiştim.

Yu Gyeom ve Young Jae'yi bile çağıramamıştım. Çünkü  onlar benim seviyemde değillerdi.

Gülümsedim.

Belki de ben onların seviyesinde değildim.

Dizlerimi kendime çektim ve kollarımı kendime sardım. Başımı cama dayayıp düşündüm: bütün bunlar neden şimdi canımı acıtıyordu?

Gardenia | Jae BumHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin