Annabeth •30•

325 39 3
                                    

Clary'nin bayılmasıyla birlikte hepimiz ayağa kalktık ve yanına koştuk. Jace onu yakalamıştı. Onu kanepeye yatırdık ve Apollon kulübesinden Will Solace'ı çağırdık. Will, Clary'ye nektar ve ambrosia verdi. Gölge avcılarında melek kanı olduğu için tıpkı melezler gibi nektar ve ambrosia onlara zarar vermiyordu. Will, Clary'yi kontrol etti ve "Çok yorgun düştüğü için bayılmış. Biraz uyumak ona iyi gelebilir." dedi. Bunun üstüne Jace gözle görülür bir şekilde rahatladı. Masaya geri oturduk ve herkes kendi hikayelerini anlatmaya başladı. Biz şimşeği almak için Zeus'un bize verdiği görevi, büyücüler hançeri bulmak için aştıkları zorlukları, gölge avcıları ise Clary'nin yakalanmasına kadar bütün yaşadıklarını anlattılar. Herkes bitirince masada büyük bir sessizlik oldu. Alec: "Silahları çıkaralım." dedi. Bununla beraber hepimiz silahları masaya koyduk. Masada altın hançer, Zeus'un şimşeği ve Ölümcül Kılıç birarada duruyordu. Ron: "Şimdi bu silahları nasıl birleştirmeyi planlıyoruz?" diye sordu. Aynı şeyi bende düşünüyordum. Kehanette buna dair herhangi bir şey yazmıyordu. Hermione: "Ben nasıl yapacağımızı biliyorum sanırım." dedi ve bütün gözler ona döndü. Hermione anlatmaya başladı: "Çok uzun zaman önce Ethan Darkpearl adlı bir büyücü bunu Ölüm Yadigarları üzerinde denemişti. Ölüm Yadigârlarının güçlerini tek bir yerde toplayarak çok daha güçlü olmayı hedeflemişti. Onunla birlikte 3 büyücü birleştirme büyüsünü bu güçlü nesneler üzerinde kullanmaya çalışırken öldüler. Ama aslında ölümlerinin nedeni yeterince güçlü olmamaları değildi. Birleştirme Büyüsü lânetliydi ve sadece iyi amaçlarla yapıldığında ölmeden başarılı olabiliyordunuz." Harry wtf ifadesiyle Hermione'ye baktı. "Bu kadar şeyi nereden biliyorsun?" diye sorduğunda Hermione omuz silkmekle yetindi. Thalia: "Büyüyü biliyor musun?" diye sorduğunda Hermione "Evet." diye kısa bir cevap verdi, ardından ekledi: "Silahların gücünü tek bir silahta birleştirmemiz gerekiyor. Aranızdan birinin silahında." Draco: "Bence Percy'nin kılıcını kullanalım böylece silahı kaybetme ihtimalimiz olmaz. Sonuçta Percy kılıcını kaybedince cebinde belirebiliyor." dedi bunun üzerine herkes kafasını sallayıp onayladı. Tartışma çıkmamasına sevinmiştim. Percy, kılıcını(kalemini) masaya koydu ve Harry, Hermione, Draco  ve Ron kılıcın etrafında dörtgen  oluşturdu. Hermione: "Benim söylediğimi tekrarlayın." diyerek anlamadığım bir dilde konuşmaya başladı. Harry,Ron ve Draco'da Hermione'nin söylediklerini tekrar ettiler. Bir süre sonra masa tuhaf bir şekilde sarsılmaya başladı ve büyücülerin etrafında bir girdap oluştu. Jace, Clary'yi korumak ister gibi onu koltuktan kaldırıp kucağına aldı. Alec ve Izzy bir şey olmasına karşın hazırda bekliyordu. Thalia ise girdabın tuhaf renklerini izliyordu. Hermione, Harry ve Ron'un zorlandıkları belli oluyordu. Draco onlara göre daha soğukkanlı görünüyordu. Girdap giderek yükselmeye başladı ve en sonunda tavanı delerek patladı. Hepimiz geriye doğru sendeledik. Girdabın yok olmasıyla birlikte hepimiz büyücülere doğru koştuk. Yorgun görünüyorlardı ama yine de iyiydiler. Clary patlamanın sesiyle uyanmıştı. "Ne oldu?" diye sordu ve Alec ona kısaca özetledi. Bitirdiğinde Clary şaşkın şaşkın masadaki kaleme baktı. Percy: "Kılıcı artık alabilir miyim?" diye sorduğunda Hermione başını salladı. Böylece Percy kalemi cebine attı. Zeus'un şimşeği eskisi gibi ışık saçmıyordu. Daha çok metalimsi görünüyordu, diğer silahlar da aynı durumdaydı. Kherion'a silahları korumak için haber vermeye gidecekken kapı hışımla açıldı. Percy şaşkınlıkla kapıdaki adama baktı. "Baba?" Poseidon önceki görüşmemize kıyasla çok daha kötü görünüyordu. Anlatmaya başladı: Kronos ve Lucifer, Olimpos'u ele geçirdiler. Her yerde Zeus'un şimşeğini aradılar bulamayınca da sinirlendiler. Bütün tanrıları zincire vurdular. Ben o sırada okyanustaki sarayımdaydım. Kronos bana bir İris mesajı yollayarak Olimpos'taki tanrıların hallerini gösterdi. Ne yapacağınızı bilmiyorum ama bir an önce bunu durdurmanız lazım." dedi. Tanrıların esir alınması beklediğim bir şey değildi. Fazla zamanımızın kalmadığını biliyordum fakat bu kadar hızlı olacağını düşünmemiştim. Poseidon' a detayları sormak için başımı çevirdiğimde çoktan gittiğini farkettim. Izzy: "Gölge Avcılarına haber vermeliyiz. Ölümcül Kılıcı çaldığımız için bizi her yerde arasalar da savaş durumunda bize yardım ederler." dedi. Hermione: "Londra Enstitüsü'ndeki büyücüler ve cadılara da haber vermeliyiz" dedi. Her şey çok hızlı gelişiyordu. Doğru düzgün bir planımız bile yoktu ve hızlı olmazsak şuana kadar yaptığımız her şey boşa gidecekti. Percy' ye baktım. Ne düşündüğünü anlayabiliyordum. Kronos'la olan ilk savaşımızı düşünüyordu. O savaşta çok kayıp vermiştik. Percy'le göz göze geldiğimizde ona umutlu bir şekilde gülümsedim. O da karşılık verdi ve kontrolü eline aldı: "Thalia, sen gölge avcılarıyla Alicante'ye iris mesajı yolla. Annabeth sen Kherion'a haber ver biz de Londra Enstitüsü'ne iris mesajı yollayalım." Herkes onaylayınca koşarak evden çıktım ve Kherion'u aramaya başladım. Melezlere okçuluk dersi veriyordu. Beni nefes nefese görünce bir şey olduğunu anladı ve yanıma geldi. Ona silahları birleştirdiğimizi, Poseidon'un gelişini ve gölge avcıları ile büyücülere haber verdiğimizi anlattım. Kherion üzüntülü bir şekilde bana baktı fakat sonra hemen kendini toparlayarak melezlere seslendi: "HERKES 5 DAKİKA IÇINDE BÜYÜK EV'İN ÖNÜNDE TOPLANSIN " Kherion'un sesi çok yüksek çıkmıştı ve yeni gelen melezlerin korktukları gözlerinden belli oluyordu. Herkes silahlarını kuşanarak Kherion'un dediğini yaptı. Ben de Kherion'la beraber Büyük Ev'e geri döndüm. Thalia ve gölge avcıları Meclis üyeleriyle konuşuyordu. Iris mesajındaki kadın "Geçici af ilan edildi." diyerek sisi eliyle dağıttı. "Geçiçi" kısmına özellikle vurgu yapmıştı. Savaşı kazansak bile gölge avcıları affedilmeyebilirdi. Percy'ye baktığımda Harry'le bir şeyler konuştuklarını gördüm ve yanlarina gittim. "Bir planınız var mı?" diye sordum. Percy: "Kronos ve Lucifer Olimpos'u almakla yetinmeyeceklerdir. Her an buraya, Idris'e veya Hogwarts'a birliklerini yollayabilirler. Ne zaman nerede olacaklarını bilmemiz mümkün değil ama Olimpos'u kurtarırsak savaşı yönetebilecekleri bir karargahları olmayacaktır." dedi. Diğerleri de yanımıza gelmişti. Jace: "Karışık bir şekilde savaşamayız, gölge avcıları ve büyücülerle bir şekilde devamlı iletişim içinde olmalıyız. Biz onlara iris mesajı yollayabiliyoruz ama onların gruplarında melezler yok nasıl haberleşeceğiz?" diye sordu. Ben cevapladım: "Melez Kampı'nı 3 ayrı gruba bölelim; bir grup bizle, bir grup büyücülerle diğer grup da gölge avcılarının yanında savaşsın. Olimpos'a vardığımızda da birlikleri birleştiririz." dedim. Büyük Ev'den çıktık ve bir sürü melezin savaş kıyafetleriyle sıra halinde beklediğini gördük. Kherion konuşma yapmam için bana işaret verdi ve durumumuzu kısaca anlatarak melezleri 3 gruba ayırdım. Onlara gidecekleri yerlerin koordinatlarını verdim. Her grupta Apollon kulübesinden şifacılar vardı. Gruplara kamptaki tüm drahmi birikimi dağıtıldı ve erzak verildi. Herkes yola çıktığında kampta bir tek bizim grubumuz kalmıştı. Alicante'deki gölge avcılarına onlara doğru gelen grup hakkında bilgiler verildi, Londra Enstitüsü'ndeki büyücülerle konuşuldu. Her şey tamamlandığında yola çıkmadan önce Percy'e sıkıca sarıldım. Artık savaş başlıyordu.

Kronos ve Lucifer Yıkım Birlikleri: Kahramanlar BirleşiyorHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin