Majoe - Sound
••
Tokyo / Japonya
Uçsuz bucaksız denizlere açıldığın zaman bir korku vardır ya hani, yoğun bir korku. Çünkü ne olacağını bilemezsin. Güvenli olduğunu iliklerine kadar hissettiğin, ayaklarını sapasağlam bastığın toprağı terk etmişsindir. Her şey belirsizdir, tedirgin olursun, belirsizlik herkesi tedirgin eder ve korkutur çünkü.
Aslında belirsizlik hem çok rahatsız edici, hem de avantajlı bir durumdur. Hiçbir şey başlamamıştır, her şeyin olabilme ihtimali vardır. Köşeye sıkışmak, kaçacak bir kapı aralığının kalmaması ve o sırada beklemekten başka hiçbir şey düşünememek ne ise, belirsizlik de odur. Avantajlı kısmı da, bir kapının mutlaka açılacağını bilmektir.
Sigaramdan bir nefes daha çekip kahvemden bir yudum aldım. Bu belirsizliğin, bu oyunun daha ne kadar devam edeceğini hesaplıyordum kafamda. İçimdeki huzursuzluk hala yerli yerindeydi.
"Kabul ediyor musun?" diye sordu Jungkook.
Cevap vermeden sigarayı söndürüp paketten yeni bir tane daha çıkarıp dudaklarıma götürdüm ve ucunu ateşledim.
"Düşünüyorum." dedim nefesimi dışarı üflerken.
Kısa bir sessizlik oldu. Düşünüyordum, her şeyi düşünüyordum. Yine tüm insanlığın el ele verip toplu birlikte üzerime geldiğini düşünüp kaçmak istediğim o anlardan birindeydim. Sorumlulukları, bu işi, can almayı, hayat kurtarmayı istemediğim anlardan biriydi yine, çünkü eskisi gibi değildim. Sadece evimde son iki senedir yaşadığım hayata geri dönmeyi istiyordum şimdi.
"Düşündüğün falan yok, tek yaptığın sigara içmek."
"İçtiğim sigaraları mı sayıyorsun?" diye sordum kül dökecek kadar bile boşluk kalmamış, izmaritlerle dolu olan kül tablasına bakıp.
"Altı sigaradan sonra saymayı bıraktım." Gözlerini devirip geriye yaslandı ve kollarını birleştirdi göğsünde.
"Sıkıldın mı?" diye sordum.
"Sıkılmak ne haddime beyefendi, sen düşünmeye devam edebilirsin." dediğinde gülmemek için dudaklarımı birbirine bastırdım.
"Senin yüzünden çıktı tren rayından, bekleyeceksin tabii." Park Jimin'in ağır yaralanması hesapta yoktu, bunu Jungkook'a sürekli hatırlatma ihtiyacı duyuyordum bu yüzden.
"O tuşa çarpan elimi sikeyim ben ya." Sinirden alnının ortasında bir damar belirdi. "Ömür boyu yüzüme vuracaksın bu hatamı değil mi?"
"Tamam, kabul ediyorum." dedim gülerek. Beklemediği bir şey söylemişim gibi gözlerini irice açtı. "Kabul edeceğimi zaten biliyordun Jeongguk, rol yapmana gerek yok. Yoksa gelip kabul etmeyeceğimi düşündüğün bir plandan bana bahsetmezdin bile."
"Yok kardeşim, ben senin yapacaklarını pek kestiremiyorum." Dudakları hafifçe kıvrıldı ve gözleri kısıldı. "Bir gün karşıma dikilip "Jeongguk ben bu oyuna devam edemeyeceğim, güzel adama aşık oldum." desen bile şaşırmam yani."
"Açıkçası daha ne kadar abartabilirsin acaba diye merak ediyorum şu an." derken gözlerimi devirdim.
"Söz konusu sen olunca, abartmak diye bir sözcük kullanmayalım istersen." Sahte bir gülücük oturttu yüzüne.
"Sana, Tanrı nerede diye sorsalar, beni işaret edersin, bana o derece hayransın biliyorum ama konumuz bu değil şimdi." Göz kırpıp dibine kadar sömürdüğüm sigarayı söndürdüm. "Şu kusursuzmuş gibi anlattığın planın detaylarını ver bakalım."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Veyl •• yoonmin
Fanfic[ veyl - cehennem çukuru ] İkimizden biri ölecekti bu savaşta. Benim silahlarım vardı ama onun saçları, dudakları, gözleri ve elleri benim silahlarımdan güçlüydü. Üstelik sıkacak bir kurşunu bile yoktu. Tek bir beden ama gördüğüm en güçlü orduydu. K...