Tanrı bana bu hayatı verdi, çünkü yaşamak için yeterince güçlü olduğumu biliyordu. Tanrı onu yaratmıştı, çünkü onu bulacağımı biliyordu.
Benim cesaretim deliliğimden geliyor ya da bilmiyorum, belki de deliliğim cesaretimden geliyordur. Sanırım yaşamak için de, aşka düşmek için de deli olmak gerekiyordu bu hayatta.
Çocukluğumdaki ilk düşüşüm gibiydi onunla aşka düşmek. Kalktım kanayan dizlerime aldırmadan. Ellerimle silkeledim tozları, koştum kollarına ve hiçbir zaman korkmadım ellerimi bırakmasından. Onu kaybetme korkusunu hiç yaşamadım. Çünkü içten içe bırakmayacağını biliyordum. Emindim.
Yanılmışım.
Usulca kalktı yerinden. Elleriyle sıvazladı saçlarını, sildi benim ellerimin izlerini. Kapıdan çıkmadan önce döndü ve konuştu.
"Bir gün dönüp diyeceğim ki; korktuğum için kaçmadım, peşinden gelemeyeceğimi bildiğim için kendimden uzaklaştım."
Bir şey söylememi beklemedi. Çünkü bu bir vedaydı. Ben bunun bir veda olduğunu anladığımda artık her şey için çok geçti.
Park Jimin çoktan gitmişti.
Zaten bu yasak aşktan sağ çıkmak imkansızdı, böyle ölümüne severken...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Veyl •• yoonmin
Fanfiction[ veyl - cehennem çukuru ] İkimizden biri ölecekti bu savaşta. Benim silahlarım vardı ama onun saçları, dudakları, gözleri ve elleri benim silahlarımdan güçlüydü. Üstelik sıkacak bir kurşunu bile yoktu. Tek bir beden ama gördüğüm en güçlü orduydu. K...