"Ben... seni istiyorum. Senin olmak istiyorum. Ben artık seninle gerçekten sevişmenin nasıl hissettirdiğini öğrenmek, seni kalbimin ve bedenimin en derinlerinde hissetmek istiyorum."
Namjoon, Taehyung'un sözlerini gözlerini kırpıştırarak dinledi. Doğru duymuştu. Sonunda söylemişti işte. Bunca zaman beklediği şey olmuştu, Taehyung onunla birlikte olmak istediğini söylemişti ama burada... Namjoon bunun hep daha özel bir anda olmasını istemişti ve kafasında bazı planlar vardı. Hafifçe gülümseyip dudaklarını bastırdıktan sonra Tae'nin beline sıkıca sarılıp havuzun ortasına doğru yüzmeye başladı.
"Korkma, ben seni tutuyorum. Sadece biraz yüzeceğiz."
Taehyung kollarını çocuğun boynuna doladıktan sonra vücudunu elinden geldiğince rahat bırakıp Namjoon'u batırmamaya çalıştı.
"Neden cevap vermiyorsun?"
"Neye?"
"Namjoon dalga mı geçiyorsun? Sana dedim ki seninle birlikte olmak istiyorum."
Namjoon birden yüzmeyi bırakıp ortadaki şamandıraya tutununca Taehyung da tutunabileceği bir şeyin verdiği güvenle ondan uzaklaşıp yüzüne baktı.
"Hemen mi istiyorsun? Seninle şu an burada bile sevişebilirim. Çünkü tanrı biliyor ya sen karşımda böyle güzelken kendimi tutmak her geçen gün daha zor oluyor. Sadece emin olduğundan emin olmam lazım. Hemen, şimdi mi?"
Taehyung birkaç saniye düşündükten sonra omuz silkip başını yana çevirerek mırıldandı.
"Hemen şimdi değil. Ama istiyorum."
"O zaman sevgilim, uslu bir çocuk ol ve biraz daha sabret. Seninle ilgili çok güzel planlarım var."
"Ne?"
"Bana yüzerek gelirsen söylerim."
Namjoon gülerek Tae'den uzaklaşırken, Tae şüpheyle gözlerini kısıp yüzüne baktı. Eğer yüzmeyi denerse gerçekten söyler miydi yoksa sadece dalga mı geçiyordu? Namjoon genelde kafasındaki planları son dakikaya kadar söylememeyi tercih ederdi, şimdi neden böyle demişti ki? Taehyung elinin altındaki plastiği sıkıp derin bir nefes aldıktan sonra çocukken gittiği yüzme kursunda söylenenleri hatırlamaya çalıştı. Vücudunu gevşet. Bırak su etrafını sarsın ve seni havaya kaldırsın. Ona direnme. Öyle yapmaya çalıştı ama daha ikinci kulacını atamamışken başının suyun altına gömülmesiyle bütün vücudu kitlendi. Gözlerini sıkıca kapattı ve en dibe batmayı bekledi ama öyle olmadı. Namjoon onu belinden kavradığı gibi suyun üzerine çıkarıp havuzun kenarına çekti ve suyun dışına çıkarıp oturttu. Kendisi de sudan çıkıp yanına oturunca yanaklarını sıkıca kavradı.
"Taehyung, su yuttun mu?"
"Hayır."
"Neden bıraktın kendini?"
"Korktum."
"Tae!"
Namjoon Taehyung'u kendisine çekip sıkı sıkı sarılarak saçlarını öptü.
"Odaya dönelim mi?"
"Yüzemediğim için cevap vermeyeceksin değil mi? Bile bile öyle söyledin, değil mi hyung?"
Namjoon çocuğun yanaklarını tekrar kavrayıp gözlerine baktıktan sonra dudaklarına bür öpücük kondurdu. Taehyung, yanağındaki eli sıkı sıkı kavrayıp Namjoon'un geri çekilmesini engelleyip öpmeye devam etmesini istedi. Namjoon onun bu isteğine itiraz etmedi. Tae kendini kaldırıp bir bacağını atarak Namjoon'un kucağına yerleşti. Beste yaparken piyanonun üzerinde gezinmesini izlemekten delicesine zevk aldığı parmaklar kendi belinde gezinmeye başlayınca boğazından fırlayıp Namjoon'un dudaklarından geçerek nefesine karıştı. İkisi de derin bir nefes almak için birbirlerinden ayrıldılar. Tae gözlerini Joon'unkilere dikti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Purple Hearts
أدب الهواةMor kalbini ellerimde hissettim. Seni sevmeme izin verir misin?