"Tamamdır çocuklar, bugünlük bu kadar çalışma yeter. Harikaydınız. Eve gidip güzelce dinlenin."
Yoongi piyanonun üzerine yığdığı nota kağıtlarını toplayıp hepsini sıraya dizerken insanların yorgun ama memnun seslerle birbirleriyle konuşmalarını dinledi. Bu iş sandığından çok daha iyi gidiyordu. Çalışmalar başlayalı 1.5 ay olmuştu ve herkesin canla başla, daha önemlisi gerçekten hevesle çalışmasını görmek Yoongiyi memnun ediyordu. Bütün konservatuar bölümlerini kapsayan geniş bir proje olduğu için Yoongi yönetim konusunda zorlanacağını düşünmüştü ancak öyle olmamıştı. Gerçi diye düşündü, Hoseok ve Seokjin'in kendi bölümlerinden gelen çocukları idare etmesi olmasa yine çuvallardım ya... Başını iki yana sallayarak olumsuz düşüncelerden kurtulmaya çalıştı. Takım dinamiği efsaneydi. Oyuncuların hepsi birbirlerine çok iyi uyum sağlamıştı. Özellikle Taehyung ve Namjoon. Tae'den başlarda şüphe etmiş olsa da -çünkü çocuk biraz tutuk gibiydi, oyunculuğu iyi olsa da şarkı söylemek konusunda çekingendi- Namjoon ona bayağı yardımcı oluyor gibiydi. Şarkıyı bitirmişlerdi, Yoongi ilk dinlediğinde bir şeyler doğru gelmemişti. Partlarını değiştirip tekrar söylemelerini istediğindeyse şarkı resmen ilahlaşmıştı gözünde. Kendisinin Jin için böyle güzel bir şey besteleyememiş olması biraz modunu düşürmüştü ama yine de bunun üzerinde çok düşünmemeye çalışmıştı. Gösteri devam ediyordu nihayetinde. Jin her zaman böyle söylerdi. Tipik tiyatrocu diye düşünüp kendi kendine sırıtırken yanına gelen Hoseok'un şen sesi, daldığı fantezi dünyasından sıyrılıp kopmasına neden oldu.
"Çekirdek ekip, benim ev, bu gece? Nasıl plan?"
"Ne yapacağımıza bağlı."
"Film-pizza-bira?"
"Tuttum bu fikri. Ama ne olursun filmi ben seçeyim. Namjoon'un izlemeyi sevdiği sanat filmleri içimi bayıyor, sen de hep çocuk filmi izliyorsun."
"Oyuncak Hikayesi 3 çocuk filmi değil bir kere. Bir derinliği var. Neyse, belki film seçimini Jin hyunga bırakmak istersin."
"Kime kim- ne?"
Yoongi tıkanır gibi kendine bakınca Hoseok kaşlarını kaldırıp indirerek sırıttı.
"Çekirdek ekip derken üçümüzü kast etmiyordum aptal. Tiyatrodaki çekirdek ekibi diyorum. Sen, ben, Joon, Jin hyung, Jimin, Tae ve Jungkook. Ha, bir de şu başroldeki kız. Çağırmazsak ayıp olur. Neydi adı?"
"Suran'ı mı diyorsun? Gelemez o, erkek arkadaşı yedi erkeğin arasına gideceğini duyarsa hayatı zindan eder zavallıya. Başrolde Jin'le birlikte olmasaydı oynamasına bile izin vermeyecekti, öyle düşün."
"Yuh! 21. yüzyılda kalmış mı öyle erkekler?"
"Yaa, varmış işte. Neyse, sen diğerlerine söyledin mi?"
"Çoktaaan. Hatta Jimin ve Jungkook yüce gönüllülük edip pizzaları ısmarlamayı kabul bile ettiler. Yola çıktılar şimdi, alıp direkt bana gelecekler. Seni bekliyoruz."
"Bayılıyorsun değil mi beni yaptığın planlardan son saniye haberdar etmeye."
"Bak Jin hyung da geliyo. Şikayet etme abicim, bir kere de şikayet etme! Dışarıda arabada bekliyoruz seni, toparlan da gel."
Omzuna hafifçe vurduktan sonra notaları toplamasına yardım etmeden salondan koştura koştura çıktı. Yoongi o an Hoseok hakkında iki şey düşünebilirdi: Ya sonsuzluk ve ötesine uzanan emrivakilerine tam şu an tavan yaptırdığı için ondan ölümüne nefret edecekti, ya da emrivakinin adı Kim Seokjin olduğu için yarın gidip ona çok beğendiği ama ablası yeni bir tanesini almasını yasakladığı için alamadığı şu Batman vs. Superman lego setini alarak arkadaşını dünyanın en mutlu çocuk beyinli yetişkinine döndürecekti. Eh, Meiji hediye alınmış bir oyuncak setini geri çevirecek değildi ya!
