"İçler acısı. Şu hallerine bak. İkisi de birbirinin yüzüne bakamıyor, başlangıçtaki o ateş nerede? Şarkıyı iliklerimize kadar hissettiren o Namjoon ve Taehyung nerede?"
"Bilmiyorum yavrum ama böyle devam ederlerse final projemi si... Tamamlamadım hiç çıkarma o küfür kavanozunu çantandan."
"Abi bir şeyler yapmak lazım Taehyung'un sesi çıkmıyor neredeyse. Jimin siz konuştunuz mu hiç?"
"Konuştuk Hobi hyung ama Taehyung biraz şeydir... Özür dilemeyi beceremez. Yani bunu yapmayı ister ama yapamaz. Biraz tutuktur o konuda."
"Namjoon hyungun da bir özür beklediğini sanmıyorum aslında. Gerçi... Zor bir durum ama birbirlerini özledikleri çok belli. İkisinden birisi arkasını döndüğünde diğerinin nasıl baktığını görmediniz mi hiç?"
Jungkook yanında sırayla oturmuş dört çocuğa hafifçe eğilip baktı. Aslında hepsi farkındaydı olan bitenin ancak ne Namjoon ne de Taehyung onların işlerine karışmasını istemediklerini kesin ve net bir şekilde belirttikleri için beşinin de eli kolu bağlıydı konuyla ilgili. İki çocuğun sahnedeki çırpınışlarını acı çekerek izlemeye devam ederlerken arkalarındaki kapı usulca açılıp minik bir beden önlerinden geçerek kendini Jimin'in kucağına bıraktı.
"Ne kaçırdım?"
"Hala acı çekiyorlar. Bir gelişme yok. Yüzlerine bakmıyorlar bile."
Nayeon iç çekip Jungkook'a yana kaymasını söyledikten sonra onun boşalttığı sandalyeye geçip Jimin'in kulağına uzandı tekrar.
"Aslında aklıma bir şey geliyor ama... Bilmem siz kabul eder misiniz? Çünkü hepinizin yardımına ihtiyacım var."
"Güzelim bizim karışmamızı istemiyorlar ki."
"Biliyorum. Zaten biz karışmayacağız. Kendi kendilerine yapacaklar ne yapacaklarsa."
İkisinin konuşmasına kulak misafiri olan Hoseok öne doğru eğilip Nayeon'a baktı.
"Aklında ne var? Ben her türlü yardımı yapmaya hazırım."
"Zaten en çok senin yardımın lazım. Abi biz üniversite öğrencisi değil miyiz? Vizelerimiz yeni bitmedi mi?"
Hoseok kızın sesindeki imayı anlamış gibi sırıtarak başını salladı.
"Yani diyorsun ki parti zamanı."
"İyi de, ikisini aynı ortama getiremeyiz ki. Tae Namjoon hyungu görmek için her fırsatı kullanır ama ya hyung sırf o gelecek diye kabul etmezse?"
"Jimin... Sen Hobi hyungunu hiç tanımamışsın. Yeryüzüne daha benim yaptığım partilere gelmeyi reddedebilecek tek bir insan evladı gelmedi. Ortam biraz kalabalık olsa uyar değil mi? Madem bir parti vereceğiz, bileğimizin hakkıyla verelim. Ben kimseye Jung Hoseok yarım yamalak iş yapmış dedirtmem."
"Tamam da... Çok da abartmasak mı yani kendilerine alan yaratabilirler mi? Jimin'in dediği gibi, Taehyung biraz tutuktur, onca insanı görünce daha da kitlenir."
"Sevgilim, bu herif oyunculuk okumuyor mu? Sahneye çıkıp şarkı söylemiyor mu? Neden ev partisinde insanların arasına girince kitlensin?"
"Çünkü aşık Yoongi."
Jin "Halden anla" der gibi kendisine bakınca Yoongi başını sallayıp sıkıntıyla arkasına yaslandı. Jin sevgilisini rahatlatmak için parmaklarını onunkilere geçirince Yoongi elinde olmadan gülümsedi. Haklıydı aslında Jin, aşık olunca insan aptallaşıyordu.
"O zaman bana bugün izin ver Yoongi, ben gidip hazırlıkları yapayım. Bu gece bağlayalım bu işi."
"Koro provası var bugün, sen olmazsan kim liderlik edecek?"

ŞİMDİ OKUDUĞUN
Purple Hearts
FanfictionMor kalbini ellerimde hissettim. Seni sevmeme izin verir misin?