"Tamam ezikler, provaya son beş dakika! Son ısınmalarınızı yapın dans ekibi, önce sizi alacağım, ardından muhteşem kelimesinin ete kemiğe bürünmüş hali, yaşayan tanrı sevgilim Kim Seokjin'in solo provasını yapacağız."
"Öğk, bunu gerçekten dediğine inanamıyorum. Ben cidden bu herifle havalı bir soğuk nevale diye takılıyordum iyice huyu değişti bunun."
"Deme öyle, beni ne kadar şımartırsa ödülleri o kadar tatmin edici oluyor."
Jin kulağına kurnaz bir gülümsemeyle fısıldayınca Hoseok yerinden küfrederek zıpladı.
"Yemin ederim ikiniz de ninja gibisiniz. Neyse, ben takımımı toplayayım."
"Yazık, kala kala bir tane mi kaldı?"
Namjoon acır gibi kasıklarına bakınca ne ima ettiğini anlayıp elindeki havluyu sertçe çocuğun kafasına geçirip sırıttı.
"Şerefsiz! Bakıyorum da sevgilin ortalarda yokken bozuluyor ağzın artık. Ne oldu? Yanında küfür edersen öpmene izin vermiyor mu o kirli ağzınla?"
"Şimdi gerçek şerefsiz kim oldu Hoseok?"
"HOSEOK CANIM ARKADAŞIM AĞZIMI MI BOZAYIM TOPLA ŞU TAKIMINI!"
"YA SİZ İKİNİZ DE SEVGİLİ YAPINCA İĞRENÇ İNSANLAR OLDUNUZ NEREDE BENİM HAVALI SOĞUK NEVALE KÜFÜRBAZ ARKADAŞLARIM?"
Salona tam o anda giren Taehyung ve Seokjin aynı anda bağırarak cevap verdi.
"KÜFÜR ONUN AĞZINA YAKIŞMIYOR!"
Yoongi ve Namjoon emir büyük yerden dercesine omuzlarını silktiler. Hoseok süngüsü düşmüş gibi sahnede çoktan toplanmış dans ekibinin yanına gitti. Jimin teselli etmek istercesine kollarını açınca başını omzuna yaslayarak sırtını pışpışlamasına izin verdi. Namjoon yüzündeki sırıtma iyice yayılarak, elindeki metin dosyalarını çantasına tıkmaya çalışa çalışa merdivenlerden inerek sahneye yaklaşan Tae'nin karşısında dikilip yolunu kesti. Tae başını kaldırıp kendisine sırıtarak bakan Namjoon'u görünce kendisi de yorgun ama sıcacık bir gülümsemeyle baktı çocuğa.
"Merhaba. Sabah arayamadığım için özür dilerim. Derse ucu ucuna yetişebildim, o zamandan beri de ful dersteydim. Yeni çıktım."
Namjoon, Tae'nin ağır çantasını alıp ağzını kapadıktan sonra sahneye kısa bir bakış attı ve kendi çantasını da bıraktığı koltuktan alıp Tae'ninkiyle birlikte sırtına astı. Ilık parmaklarını Tae'nin güzel parmaklarına geçirdikten sonra az önce çocuğun içeri girdiği kapıya doğru yürümeye başladı.
"Kahvaltı ya da öğle yemeği yiyecek vaktin olmadı değil mi?"
"I-ıh. Çok açım ama provayı kaçırırım diye gitmedim kafeteryaya."
"Sorun olmaz. Önce dansçılar ardından da Jin çıkacak. Onlar bitirmeden biz iki tur yeriz."
Tae hafifçe gülümseyerek başını salladıktan sonra sessizce Namjoon'u takip etmeye devam etti sıkıca tuttuğu eline bakarak. İkisi çıkmaya başlayalı neredeyse üç hafta oluyordu. Başta ikisi için de insanlara bundan bahsetmek çok zor olmuştu, kendileri de alışana kadar kimseye söylememenin ikisi için de en iyisi olacağına karar vermişlerdi ama iki gün önce tiyatro kulübünden bir kız Taehyung'a çıkma teklif edince Namjoon ufak çaplı bir sinir krizi geçirmiş ve herkesin ortasında Tae'ye arkasından sarılarak "O BENİM MOONCHILD'IM VE BİRİNİZ DAHA ONA BİR ARKADAŞA BAKMAKTAN ÖTE GÖZLE BAKARSANIZ, bozuşuruz." demişti. Tae bunu başta maço bulmuştu ama o günün sonunda kız gelip ikisinden de özür dileyince kıza içten bir şekilde gülümsemiş ve kimseye söylemedikleri için aslında bunun ikisinin suçu olduğunu, kendisini kötü hissetmemesini ve aralarının onun yüzünden bozulmadığını söyleyerek kızı rahatlatmıştı. Bu hareketi Tae'nin o kadar hoşuna gitmişti ki, Namjoon ne kadar sinirlenirse sinirlensin, mantığını kullanmaya başladığı zaman dünyanın en anlayışlı ve ılıman insanı oluveriyordu.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
Purple Hearts
FanfictionMor kalbini ellerimde hissettim. Seni sevmeme izin verir misin?