(Hoseok)
Jimin'in ısrarlarına daha fazla karşı koyamayarak oturduğum yerden kalktığımda tüm vücudumda bir sızı hissederek yüzümü buruşturdum. Bütün gece Mi Soo'dan af dileyebilmek için fırsat kollamıştım fakat başarılı olmadığım aşikardı.
"Hasta olacaksın Hyung, cidden tüm gece burada mıydın?"
Usulca başımı salladım.
"Taehyung, arada bir kahve falan getirdi işte."
Jimin'in de bütün gece Jin ile uğraştığını, Taehyung sayesinde biliyordum.
Hye Rin'in gittiğini öğrendiğinden beri sabahlara kadar içen Jin'i toplamak da Jimin'e kalmıştı.
Zar zor attığım adımlarla içeri geçi, odama doğru ilerlemeye devam ettim. Günlerce uyusam yorgunluğumun geçeceğini sanmıyordum fakat ondan daha önemli olan şey, Mi Soo'nun kalbini kırmış olmamdı.
Yatağa kendimi bırakıp, gözlerimi yumarak, derin bir nefes aldım.
Gözlerimi kapatır kapatmaz, karşımda beliren sevimli kızımın suratı oluyordu. Ne çok özlemiştim, miniğimi.
Derin bir iç geçirerek gözlerimi yeniden açtığımda, gözlerimin sulanmasını umursamadım. Gözkapaklarım bile sızlıyor, birazcık uyuyayım diye yalvarıyordu.
Başımı biraz yana çevirip, yanımdaki boş yastığa baktım. Mi Soo'ya sarılıp uyumak yerine, özlem çekmekle meşguldüm.
Kendime içimden küfrederek yeniden acıyan gözlerimi kapattım.
Her şey o aptal anı gördüğümde fazlasıyla kontrolümü kaybetmemle alakalıydı. Mi Soo'nun beline sarılan kolları o an koparmak istediğimi aklımdan çıkaramıyordum. Birbirlerine o kadar yakın olmaları dışında yanlış anlamama sebep olan bir diğer unsur konfetilerin patlaması olmuştu.
Başımı iki yana sallayıp bu düşüncelerden kurtulmaya çalıştım.
Yoongi'nin yüzüne attığım yumruğun on mislini hak ediyordum.
Aramızda yanlış bir anlaşılma olduğunu fark ettiğinden, bana dürüstçe kendi hislerinden ve Mi Soo'nun suçsuz olduğundan bahseden Yoongi kadar sakin olamamıştım. Mi Soo'nun mutluluğuna engel olmak istemeyip, attığım yumruğa karşılık sakin kalabilen Yoongi'nin tavırlarını bile kıskanmıştım. Bir başkasının Mi Soo'yu böylesine düşünmesine bile tahammül edememiştim.
"Jimin!"
Yattığım yerden kalkmaya mecalim olmadığından olabildiğince bağırdım.
"Beni mi çağırmıştınız?"
Jimin kaşları havada kapının önünde dururken, ona yalvaran bakışlar atmaya başladım. Bu halime belki dayanamaz da bana yardımcı olurdu.
"Mi Soo seni cok seviyor. Gidip benimle konuşması için ikna etsen olur mu?"
Jimin düşünür gibi yaptıktan sonra usulca başını salladı.
"Peki, ben ikna etmeye çalışacağım. Sen de biraz dinlenmeye bak."
Jimin kapıyı kapatıp odadan çıkarken, alt dudağımı dişlerimin arasına geçirip kemirmeye başladım. Fazlasıyla stres olmuştum.
......
Aradan geçen yaklaşık bir saatin ardından odamda dört dolanmaya başlamıştım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Baby and Me ❧ Bts
FanfictionMi Soo kucağındaki minik bebeği ile birlikte bir ev kiralamak zorunda kalır fakat karşı dairede bebeğinin babasının kaldığından haberi yoktur.