Bölüm 35

12.4K 919 413
                                    

(Hye Rin)

Sahilde bir bankta oturup soğuktan kıpkırmızı olduğunu düşündüğüm burnuma aldırmadan elimdeki soju şişesini kafama dikmeye devam ediyordum.

Birkaç saat önce Se Jong'un ettiği aşk ilanını düşündükçe gözlerimden akan yaşlara engel olamıyordum. Onun sadece bir arkadaş olarak yanımda kalmasını istesem de onu kabaca reddettikten sonra böyle bir seçeneğimin de olmadığını biliyordum.

Sıkıntılı bir nefes alıp gözlerimi yumduğumda bu sabah müdür beye bıraktığım zarfı düşündüm. Aslında biri bana aşk itirafında bulundu diye falan ağlamıyordum. Beni ağlatan asıl sebebin kendi içimde yaşadığım duygular olduğunun farkındaydım.

Bugün High School of Art and Design Lisesi'ne kabul belgemi onaylatmıştım. Seul'de yaşayabileceğim altı üstü birkaç günüm vardı ve ben gerçekten bu günlerin sakin geçmesini diliyordum.

Ders saatleri bittiğinde ise Se Jong ile bir şeyler içmek adına dışarı çıkmıştım fakat gel gör ki hiçbir şey planladığım gibi gitmemişti. Se Jong bana aşık olduğunu söylemişti. Aşk acısı çeken birisi için fazla yanlış bir zamanı seçmişti. Şu sıralar aşk adına bir şeyler duymak bile beni incitiyordu. Birini yeniden sevebilmenin neredeyse imkansız olduğunu düşünüyordum. üstelik kalbimi paramparça eden Jin yüzünden kendime gelemiyordum bile. Yaşadığım yeri, anılarımı, tanıdığım insanları ve henüz başladığım işimi bırakıp yepyeni bir hayat kurmayı bile plandığım şu günlerde kesinlikle herhangi bir aşk itirafına verebileceğim olumlu bir cevap yoktu.

Derin bir nefes alıp birkaç yudum daha aldığım soju ile birlikte şişenin dibini gördüğümü fark edip histerik bir şekilde güldüm. Her şeyin bir sonu olmalıydı sonuçta değil mi?

Başımı oturduğum bankta bir miktar geriye atıp gözlerimi kapattım. Gördüğüm şey Jin'in yüzü mü olmalıydı gerçekten? O kadar içkinin bir işe yaramaması sinirlerimi bozuyordu. Kendimi bile hatırlamayana kadar içmek istiyordum.

Oturduğum yerden kalkıp sendeleyerek yürümeye başladığımda uzaktan gördüğüm hayal ile birlikte acıyla gülümsedim. 

Harika! Şimdi de deliriyor olmalıydım.

''Hye Rin?''

Bana yaklaştıkça yüz ifadesi tedirginleşen hayale gülümsedim.

''Tam bir şerefsizsin.''

İşaret parmağım omzuna değdiği anda ona doğrulttuğum elimi tutarak kendine çekti ve boşta kalan elini belime yerleştirdi.

''Tek başına burada içtiğine inanamıyorum.''

''Neden inanmıyordu ki? Beni tek başıma bırakmayı göze almamış mıydı zaten.''

Bana söylenmeye devam ederek kolunun birini dizlerimin altından diğerini de belimden geçirerek beni kucağına alan hayale sığındım. Başımı göğsüne yaslayıp gözlerimin açıldığı kadarıyla yüzüne baktım. Her yerde lanet olasıca yüzünü görüyordum. 

''Bana onun gibi bakma!''

Sesimin yükselmesine aldırmadan bağırdığımda sıkıntılı bir şekilde nefes veren hayal duraksadı.

''Özür dilerim, bakmam.''

Usulca başımı salladım. Onun gibi bakmayacağını söylüyordu ama bakmaya devam ediyordu. Bu da yüzüne yumruk atma isteği uyandırıyordu.

''Jin'den nefret ediyorum biliyor musun?''

İşaret parmağımı göğsünde gezdirerek söylediğim şeye karşılık iç geçirdi.

Baby and Me ❧ BtsHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin