Sabahın ilk ışıkları ,Mirada Kontunun evinin pencerelerinden içeri, pırıl pırıl süzülüyordu. Çok zaman kapalı ve yağmurlu bir havanın hakim olduğu bölgede, böyle bir güneşle uyanmak, yöre halkı için çok kıymetliydi. Bu az yaşadıkları havalarda, kesinlikle uzun yürüyüşlere yada at binmeye çıkarlardı.
Ester aşağıya indiğinde ,hizmetçi kıza beyleri kahvaltı için çağırmasını söyledi. Masaya oturup gençleri beklemeye koyuldu aklında bir sürü soru. Belli, bir amacı vardı. Yoksa bunca yolu, Silaj Kontesi doğrumu söyledi efendim diye ,komik bir soru sormaya gelmemişti . Neler olacaktı az çok fikri vardı ama, yine de James'le konuşmadan netlik kazanamıyordu .
Selam verip masaya oturdu gençler ve beklettikleri için özür dilediler. Hızlı bir kahvaltı yaptı masada ki herkes . Bir an önce kalkıp, konuşmaya geçmek istiyordu hepsi . Ne de olsa bugün çok uzun ve zorlu olacaktı.Bir an önce başlamakta fayda vardı .Ester Jamese işaret etti
-Hava çok güzel, çaylarımızı bahçedeki kamelyada içelim.
-Olur" dedi James.
Her çeşit çiçekle kaplı ,çok düzenli ,havuzları , heykelleri , çardakları olan bir bahçeydi . Evin arka bölümüne çıkıp teras merdivenlerini inerken insan kendisini cennete giriyor gibi hissederdi. Bu bahçeyi bu hale getirebilmek için Mirada kontu çok para harcamıştı , ama değmişti , şimdi dillere destan bir bahçesi vardı.
Çardakta servisi yapıp bitirmesiyle hizmetçi kız, herkes birbirine bakmaya başladı. Söze James girdi
- Artık herşeyi biliyorum ve tüm haklarımı istiyorum" . Ester şaşırdı
- Ne hakkı ". Ölmüş kral Wilhelmin gayrı meşru oğlu , şimdiki kral II. Johnun üvey kardeşiydi. Ama sonuçta kralın oğlu. Bir gayrı meşru ilişkinin meyvesi. Kraliyetin her zaman olmuş piçlerinden biri.
Bu durum hep olmuştu ,ama bu sırlar saklanır ,çoçuk hiçbir hakka sahip olmazdı. Ester tekrarladı
-Ne hakkı, hiçbir hakkın olmadığını gayet iyi biliyorsun. Şu an Silaj kontunun tek varisi ve saygın birisin James. Bu gerçeği açıklarsan ne olacak sanıyorsun . Tüm saygınlığını kaybedip- kralın piçi- olarak anılacaksın ".
" Lütfen ester bu kadar acımasız olma " dedi James.
-Bu zalimlik değil çocuğum gerçeğin ta kendisi , üzgünüm . Lütfen bu bilgiyi daha fazla kimseyle paylaşma sen zarar görürsün " dedi Ester endişeli bir ruh haliyle.
-Hayır Ester zarar görmeyeceğim ve tüm haklarımı alacağım. Kraliyet artık eskisi gibi olmayacak inan bana. Ben kralın ilk oğluyum, onun kanından ve onun soyundanım. Annemin kraliçe olmaması ne fark eder " diyip biraz durdu .
- Sultanın hareminde, çocukların annesi kim diye, kim bakıyor söyler misin. İşte bende bunu ülkeme getireceğim. Yada krallar bu iş bittiğinde beline sahip olmayı öğrenecek. Şuan ki kral kardeşimden ben önce doğdum , büyük erkek çocuk olarak taht benim hakkım . Ve ben hakkım olanı elde etmek için ne gerekiyorsa yapacağım."
Bruce ve Ester korkulu gözlerle ona bakıyordu.
-Ama James bu sözlerini biri duysa, krala ihanetten kellen gider biliyorsun " dedi Bruce.
- Umurumda bile değil " derken Ester onun gözlerindeki parıltıyı yakaladı . Duruşu, tavrı, cesareti tıpkı babasıydı. Bu çocuk gerçekten kral olmak için yaratılmıştı. O yönetmek için doğanlardandı.
Tüm gün konuştular Ester biraz dinlenmek için müsaade aldı gençlerden. Aslında bu konuşulanları sakin kafayla değerlendirmek istiyordu. Bir yandan da bu çılgın fikirler hoşuna gitmişti. Yıllardır saraydan ve entrikalarından uzak kalmıştı. Bu yaşta yeniden kanının kaynadığını hissetmeye başladı.
Birden canı piyano çalmak istedi . Uzun zamandır oturmuyordu piyanonun başına. Heyecanını Mozartın Türk marşını çalarak bastırmaya çalışıyordu. İçinden zavallı Mozart, yüz yılın dehası ,genç yaşta yoksulluk içine ölmüş ,kimsesizler mezarına gömmüştü belediye .Tüm saraylarda onun eserleri çalınırken , mezarının yeri bile bilinmiyordu .
Kendide James gibi çıldırmışmıydı . Konuşulanlar basit şeyler değildi, krala ( vatana ) ihanetten kelleleri gidebilirdi her an. Evin çalışanları konuşulanları işitmesin diye bahçenin en kuytu bölümündeki çardağı seçmişti. Emindi duyulmadıklarından ama yinede ürperiyordu.
Bu bir tiyatro oyunu değildi, tamamiyle gerçekti ve çok tehlikeli bir oyundu. Oyunu kaybedenin başı gövdesinden kopacak ,kazananın başına ise altından bir taç konulacaktı. James için oldukça cazip olabilirdi bu oyun, ya Ester, peki o bu oyunun sonunda ne kazanacaktı.
Şuan ki heyecanı ona son yıllardaki sıkıcı hayata devam etmektense, böyle bir heyecanın içinde ölmenin daha anlamlı olduğunu söylüyordu . Ve kendine en çok yakışacak şeyin de böyle bir SON olduğunu söylüyordu .
Bunca emeğine rağmen tahta geçer geçmez onu saraydan aptal bahanelerle uzaklaştırmışdı .Çok yorulduğunu biraz daha sakin bir yaşamın sağlığı için daha iyi olacağını düşündüğünü söylemişti. İşte tam da intikam için harika bir fırsat . II. John'a ders verme vakti .
Yeniden gençleştiğini ve canlandığını hissetmeye başladı . Ona gereken buydu , hava kadar ihtiyacı vardı . Bir kumarbazın oyun masasına olan düşkünlüğü gibiydi onun da saraya düşkünlüğü. Müptelasıydı saray oyunlarının . James ona bu fırsatı sundu . Ester, poker oyuncuları gibi ,görüyorum ve kabul ediyorum dedi . Kılıçlar çekilsin ,kimin kanı akacaksa aksın .
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kralı devirmek
Historical FictionAnnesinin kraliçenin nedimesi olması onun suçu değildi , sonuçta kralın oğluydu. Hakkı olan tahtı almak için savaşı başlattı. Hayatının aşkıysa, hayatının savaşını verirken karşısına çıktı. Şans iyi birşey, senden yanaysa