*Bu hikaye kalabalığın içinde benliğini arayan silüetlere ithaf edilmiştir.*
***************
"Senin hikayen ne silüet?"
Sigaramdan derin bir nefes alıp üfledim.
"Ben silüetim, hikayem her şey olabilir. O yüzden sana bırakıyorum, silüetin hikayesi...
2000 okunmanın şerefine yenibölüm! İyi okumalar... Bölüm sonu uyarısı yine yerinde, uymak ya da uymamak size kalmış. Bölüm şarkısı: Malt- Olmaz Bölüm nasıl olmuş onu yazarsanız çokgüzel olur, pek içime sinmedi çünkü. Unutmadan sizleri çok seviyorum ❤
"ASANSÖR"
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
Bazen bir kulaklığın tüm sorunlara teselli olacağı aklımıza gelmez. Bazen de kulaklığı çıkartmayı istemeyiz; aldığımız darbe, yaşadığımız bir olay ya da bizi terk eden biri. Kulaklıkta saklı olan vazgeçme, vazgeçirme fısıltıları... Hiç hareketli şarkı çalmayan kulaklıklar, onlara hasret kulaklar.
"Artık ne olduğunu anlatmak ister misin?"
Başımı iki yana sallayıp yeniden kulaklığımı taktım.
Sen gittikten sonra ayağa kalkmak bana zor geliyor Yıldız Çocuk, bana ayakta duracak gücü verecek olan sendin. Sen de gittin.
Kulaklığım kulağımdan çekilince, pek de elimde olmadan onu dinlemeye başladım.
"Bana ne olduğunu anlatmazsan, sana yardım edemem."
Derin bir nefes alıp kulaklığımı geri taktım. Bana Berge'yi geri getirmeyecekti, konuşmam boşa gidecekti. Konuşarak kaybedeceğim süre yerine kaliteli bir müzik dinleyebilirdim. Sadece biraz yalnız kalmam gerekti, daha sonrasında hayatıma devam edebilirdim, umarım. Gözlerimi kapatıp uyumaya çalıştım, ama bana yazdıkları, okuduğu ses tonu kulaklarımdan gitmiyordu. Kendimi ne zaman uyumaya teşvik etsem; Berge bana meydan okurcasına, sesiyle, kokusuyla, bakışlarıyla yokluğunu belli ediyordu. Dinlediğim şarkı usulca kulaklarıma fısıldadı,
"Olmadığının farkındayım, her dakika aklımdasın..."
Her şarkı, aldığım her nefes bana yokluğunu anlatıyordu. Daha hayatımdan çıkalı saatler olmasına rağmen, hayatıma kendim bile fazla gelmeye başlamıştım.
Başımı iki yana sallayıp derin bir nefes aldım, bu kadar ısrarcı olma zorunda mıydı her seferinde?
Beni her seferinde bu kadar zorlayarak bir şeyler öğrenmeye çalışması canımı sıkmaya başlamıştı.
"Berge bacağım yüzünden kendini suçluyordu, ve suçluluk duygusuna yenildi..."
Kaşları çatıldı, ne dediğimi anlamaya çalışıyordu.
"Bazı şeyler keşke benim başıma gelseydi diye düşünürüz. Berge böyle düşünüyordu, benim bacağımı gördükçe kendinden nefret etti. Dayanamadı, izin vermesem de gitti. Önce bu kapıdan sonra hayatımdan çıktı."