29- "Tokat."

285 61 43
                                    

Bölüm sonu uyarısı bölümün sonunda, İz'in anlatımıyla yapılmıştır. Koyu renkli yıldızdan sonra okuyun. 

Bölüm Şarkısı: Athena- Yalan. 

Bu bölümde rekor yorum mu yapsak? Böyle Silüet tarihine yazılsın bu bölüm. 

Uzun süredir yoktum, neler yapıyorsunuz? Nasıl gidiyor? 

Sizden İz ve Berge için yazılar daha doğrusu cümleler bırakmanızı istemiştim profilime. Onları finalde paylaşacağım, daha manidar olur diye düşündüm. Finalde cümleniz olsun istiyorsanız, duvarıma yazabilirsiniz. 

Bir de eğer planladığım gibi giderse, size çok güzel haberler ile geleceğim. Şans dileyin bana!

Çok konuştum, bölüme geçelim artık.

29- "Tokat."

"Seni bırakmak hiç içimden gelmiyor ama burada kalmam doğru olmaz

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

"Seni bırakmak hiç içimden gelmiyor ama burada kalmam doğru olmaz. Ben buraya çok yakın bir otelde yer ayırttım kendime. Bana mesaj attığın an gelir alırım seni buradan..."

Sıkı sıkıya tuttuğu ellerimi baş parmağıyla okşamaya başladı. Konuşmaktan kaçmak için yorgun olduğumu söyleyip odama gelmiştim. Tabiki Berge buna inanmamış annemin tüm uyarılarına rağmen benimle odama gelmişti. Derin bir nefes aldım, dayanamayıp alnımı alnına yasladım. Burnumda yer edinirken kokusu ile gözlerim kapandı. Elleri usulca ellerimi bırakıp saçlarımı okşamaya başladığında kontrolü onun kızına bıraktım. Silüet yaralar içinde kalmış dizleriyle düştüğü yerden kalktı, Berge'nin kolları arasındaki kız çocuğunun saçlarını okşadı. Dilinde asla olmayan sevgi sözcüklerini parmakları ile söyledi ona.

"Her şey yoluna girecek güzel kızım. Sadece biraz zaman, biraz da kalbimizin kırılması gerek."

Annemin bize seslenmesi ile alnı alnımdan çekildi. Ben ise daha sıkı tuttum ellerini, hazır hissetmiyordum. Nasıl desem... O bu kapıdan çıktıktan sonra tamamen kendimle kalacaktım. Bunu istemiyordum, kafamda bu kadar düşünce varken... Mücadele ederdim etmesine ama yarın sabaha nasıl uyanırdım, uyanabilir miydim bilmiyordum. En çok da bundan korkuyordum. Uyanamamaktan. Güneşi veya insanları görememek değil, bir daha Berge'yi göremeyecek olmak; ona dair her şeyi bırakıp gidecek olmak.

Ellerimi nazikçe ellerinden uzaklaştırdı. Ayağa kalktı, ahşap kapının yanına rastgele fırlattığı siyah, üzerinde hatırı sayılır bir markanın logosu olan el bavulunun büyük fermuarını açtı. Uzun süredir görmediğim deri kaplamalı defterini çıkardı.****(Buradan sonra bölüm sonu uyarısını okuyabilirsiniz.) Doğrulmadan defteri bana uzattı.

"Sana ben yokken bu yardımcı olacak güzelim. Zaten ben kelimelerim ile varım, kelimelerim olmasa varlığım beş kuruş etmez..."

Çantasının fermuarını çekip eline aldı. Annemin bağırışları ile yüzünü buruşturdu. Arkasını döndü, vedayı az önce etmişti. Geri döneceğinden adım gibi emindim, adımları durdu ve tahmin ettiğim gibi bana baktı. Rahat olması adına yüzüme samimi olmadığını ikimizin de bildiği bir gülümseme kondurdum. Çantasını yere bırakıp büyük ve hızlı adımları ile yanıma geldi, ayağa kalkmamı işaret etti. Dediğini yaptım, aklından ne geçtiğini bilmiyordum ve öğrenmemin tek amacı onun dediklerini yapmamdı. Bana zarar vermeyeceğini bildiğim için biraz daha rahat davranıyordum işin aslı.

Silüet /Tamamlandı./ #ilmelistanHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin