"Bu sefer bitti artık."
Girişteki altı maske ve şapka takmış çocuk birbirlerine bakarak kafalarını salladıklarında az önce konuşan Park Jimin turuncu saçlarını kapatan siyah balıkçı şapkasını ve maskesini çıkartıp elini saçlarından geçirdi.
Üzerindeki ceketin fermuarını açarak giydiği iddialı gömlekle ucuz ve göze batmayan bardan içeri girdi. Yüzünde sahte bir gülümseme belirirken avını çoktan bulmuştu bile.
Geçen sefer bir anda kaybolan adam bu sefer daha az ayık bakan bakışlarıyla etrafa bakıyor, soluk mavi rengindeki içkisini yudumluyordu.
Jimin elini cebine atıp Hoseok'un onun için yurtdışından getirdiği minik şişenin varlığını hissetmek istercesine parmaklarıyla birkaç defa dokundu.
Elini cebinden çıkartıp şişeyi bileğinin iç kısmına gelecek şekilde yerleştirdi ve tam adamın yanından geçerken parmaklarını koluna sürttü. Ayyaş adam hafif irkilirken Jimin arkasına bakmadan az ilerdeki garsonun yanına yürümüş ve tuttuğu tepsiden su yeşili rengindeki içkiyi almıştı.
Gözlerinin içine bakarak yavaşça içkiyi yudumladığında tereddüt etmeden tekrar adamın yanına yürümüş ve karşısına oturmuştu.
"Whoa, sen geçen sefer gördüğüm melek değil misin?"
Jimin başını sallayarak bileğindeki soğukluğu hissetmemeye çalıştı. Jung Hoseok'un, her bir damlasını çok dikkatli kullanmazsa onu kulaklarından yere zımbalayacağını derken ki sesi zihninde çıkmıyordu.
"İçmek ister misin?"
Eliyle masanın üzerindeki bardakları gösterirken inandırıcı olmasını umduğu bir şekilde gülümsemişti. Bileğini ovuşturur gibi elini bileğinde gezdirdiğinde tırnağıyla kapağını açmıştı.
Soluk kırmızı içki bardağını üstten eliyle tutup zehirden birkaç damlayı bardağın üzerine damlattığında göz ucuyla çoktan sarhoş olmuş adamı izliyordu.
Bardağı adama uzattığında ayyaş adam gözlerini ovuşturmuş ve bardağı büyük bir zevkle kabul etmişti. Jimin çabuk hareketlerle şişenin kapağını kapatırken paniklememeye çalışarak etrafına baktı.
Az ötede maske takmış Jungkook ve Taehyung çaktırmadan kendisine bakıyordu.
Gözlerini tekrar adama çevirdiğinde irislerinin koyulaştığını ve yutkunduğunu gördüğünde yerinden kalkmış cevap nazikçe adamın koluna girmişti.
Dışarıdan şehvetli şeyler söylüyormuş gibi duran lakin sessiz olmazsa onu gırtlaklayacağını söylediği sessiz tehditlerini kıkırdayarak kulağına fısıldadığında aldığı zehirden dolayı aklı düzgün çalışmayan adam gülerek kafasını sallamıştı.
Beraber çıkışa doğru yürürken Jimin tüm sakin duruşuna rağmen içinde filizlenmiş panik duygusunu hissediyor, kendini sakin kalmaya zorluyordu.
Çıkıştan çıktıkları gibi adamı onu bekleyen Namjoon ve Hoseok'un kollarına bırakmış ve homurdanarak uzaklaşmıştı. Leş gibi kokan o adama fazlasıyla katlanmıştı.
"Dikkat et, içtiği şey afrodizyak etkisi yapıyor. Bir taraflarına dokunursa yumruk atmamaya çalış mümkünse."
Namjoon yüzündeki dehşete düşmüş ifadeyle Hoseok'a baktığında Jung Hoseok sadece omuz silkmekle yetindi. Yaptıkları şeye alışmış denebilirdi.
"Ukiyo! Bu herif çok ağır! Gel de kaldırmama yardım et!"
Namjoon bunlar ona fazla gelmiş gibi bir şekilde aradan sıyrılmış ve Seokjin'in geniş omuzlarının ardına saklanmıştı. Adam cidden afrodizyak içmiş gibi davranıyordu çünkü.
Jimin kendisinden yardım dilenen Hoseok'un yanına istemeyerek de olsa gitmiş ve adamın bir kolunun altına girerek ağırlığının yarısını kızıl saçlı arkadaşıyla paylaşmıştı.
Adeta üzerlerine yığılmış olan adamı zorlukla da olsa arabaya taşırken ilaç etkisinde olan adamın beline değen elleri ve bedenine yapışmış bedeniyle dışarıdan fazla normal gözüküyorlardı. Bir barın önünde göze bakmayacak kadar normal.
Camları filtreli geniş siyah arabanın arka tarafına adamı yığdıklarında Namjoon tedbir için gözlerini siyah bir kuşakla bağlamıştı.
Arkadan Taehyung ve Jungkook da birlikte geldiklerinde ikiside rahatlamayla yüzlerindeki maskeleri ve şapkaları çıkartarak yumruklarını tokuşturmuşlardı. Sonunda bitirmişlerdi ve bu çok kolay bir şekilde olmuştu.
Jimin yüzündeki büyük ve tamamen gerçek olan gülümsemesiyle arabaya yaslanmış şapka takan maskeli Yoongi'ye yaklaştığında büyük olan maskesini çıkartıp cebine koymuştu.
Park Jimin küçük elini kaldırarak beşlik çakması için hyunguna uzattığında Min Yoongi soğuk bakışlarla önce minik ele, sonra da elin sahibine bakmıştı.
"Çak hyung, baksana başardık!"
Yoongi kendisine yaklaşmış olan küçüğünü omuzlarından itmiş ve arabaya binmeden önce zehirli bakışlarını Park Jimin'in hayal kırıklığı ile parlayan kahverengilerine odaklamıştı.
"İşimiz bitti, seninle konuşmak için bir sebebim yok. Samimiyetini kendine sakla."
Minik elli Park Jimin'in minik kalbi mint saçlı çocuğun sözleriyle paramparça olurken dudaklarını ısırarak başını eğdi. Kalbinin kırıklıkları cam kırıklarına dönmüş, yüreğini ve avuçlarını kanatmıştı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
illegal | yoonmin
FanficPark Jimin ülkenin en iyi hackerlarından oluşan prestijli bir çetenin üyesiydi.