"Pekala, bana vereceğin şu önemli haber nedir?"
Jimin muhbiri Yugyeom ile her zamanki gibi aynı kafede buluşmuş, karşısına geçtiği gibi gayet rahat bir tavırla bacak bacak üzerine atmıştı. Tüm dizini ortaya çıkartan yırtık bir kot giymişti ve parlayan dizleri şu an gözler önündeydi. Üzerinde beyaz bol bir tişört vardı ve tıpkı dizleri gibi belirgin köprücük kemikleri de dikkat çekiciydi. Parmaklarında demir yüzükleri, kulaklarında uzun küpeleri ve açık renk pantolonundan sarkan biri ince biri kalın iki parlak zinciriyle gerek garsonların gerekse de diğer müşterilerin ilgi dolu bakışlarını kazanıyordu. Park Jimin odak noktası olmayı seviyordu, yapacak bir şey yoktu.
Yugyeom önündeki kahveden büyük bir yudum almış ve bu sefer siyah olan önündeki dosyanın kenarlarına parmaklarını bastırmıştı. Söze nereden başlaması gerektiğini bilmiyordu. Las Vegas'ta olan kendi muhbirlerinden Lotus Oteli'nde olanları öğrendiği zaman içi büyük bir suçluluk ve pişmanlıkla dolmuştu. Orada Park Jimin'in başına gelenlerde kendi payı da vardı ve şimdi karşısında oturan bu çocuğun yüzüne bile bakamıyordu.
"Min Yoongi olayı hakkında konuşmak istiyordum seninle." Bunu demesiyle gözlerini tekrar Jimin'e çevirmiş ve onun yerinde rahatsız kıpırdanmasını izlemişti. Belli ki Park Jimin bu konunun açılmasından rahatsızlık duymuştu ama Yugyeom'un anlatacakları vardı ve Jimin'in onu dinlemesi şarttı. Böylece en azından vicdanını susturup huzura erebilecekti.
"Yoongi konusu kapanmıştı sanıyordum Yugyeom." Jimin yerinde doğrulmuş ve garsonun kendisine getirdiği Çin çayından ağzını yakmasını umursamadan büyük bir yudum almıştı. Yüzüklü parmakları fincana her dokunuşunda ses çıkartıyordu ki Jimin bu sesi severdi, lakin şu an değil.
"Anlatacaklarım önemli Jimin." Oturduğu yerde doğrulmuş ve ellerini dosyanın üzerinde birleştirmişti. "Dinle, Min Yoongi'nin çok borcu olduğunu ve sizden para istemeye çekindiği için ettiği haltları falanı filanı biliyorum ama geçenlerde edindiğim bilgilere göre... Jimin, sizi Las Vegas'a davet eden Yoon Haejun adındaki o adam aslında tüm bunları planlamış."
Duyduğu isimle midesi bulanmaya başlarken yüzünü buruşturmamak adına çayından büyük bir yudum aldı. "Ne demek istiyorsun?"
Muhbir Yugyeom işaret parmağıyla önündeki dosyayı masanın üzerinden Jimin'e doğru itti. "Min Yoongi çok başarılı bir prodüktördü. Tam da mesleğinde altın çağını yaşarken nasıl birden böylesine büyük bir borcun altında kaldı? Şüphelerim vardı ve haklı da çıktım. Yoon Haejun Vegas çetelerinden biriyle iş yapmış ve istediği de..." Cümlelerini toparlamak adına bir süre duraksadı. Gri saçlı çocuğun duyduklarını sindirmesini bekliyordu.
"İstediği şey?"
Ellerini kahve fincanının yüzeyinde gezdirdi. "Min Yoongi'nin hesabından dudak uçuklatıcı bir miktarı çaldırtmış. Min Yoongi'nin aklı neredeyse artık." İmâyla Jimin'e bakmıştı. Jimin tatlı bir utançla gözlerini kaçırırken Yugyeom kendi kendine gülmüş ve artık soğumaya başlamış olan kahvesinden bir yudum almıştı. "Ve asıl bombaya gelecek olursak, Min Yoongi'nin öptüğü o kız ve onun annesi olacak o kadını da Yoon Haejun parasıyla kiraladı. Jimin bunların hepsi o parasıyla övünen piçin oyunuydu ve senin Min Yoongi de harcanacak en küçük piyondu."
Jimin elleriyle yüzünü kapatarak derin nefesler alıp verdi. Yoongi'nin arkasından resmen komplo kurulmuştu ama şu an ne yapması gerektiğinden emin değildi. "Yugyeom... paran bankaya yatmış olur."
Nefes alamıyormuşcasına yüzü kızarmıştı. Masanın üzerindeki dosyayı alıp sanki oksijen yetmezliği varmış gibi hızlı hızlı nefesler alarak mekandan çıktı. Terlemişti ve elleri titriyordu. Yoongi'ye hiçbir şey bilmeden fazla mı sert davranmıştı?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
illegal | yoonmin
FanficPark Jimin ülkenin en iyi hackerlarından oluşan prestijli bir çetenin üyesiydi.