"Hobie hyung, diğer uzatma kablosunu da tak."
Jung Hoseok kırmızı saçlarını sinirle karıştırırken önündeki dört farklı renkteki uzatma kablolarına bakıyordu.
"Hangisi Jimin?! Burada dört tane var ve hepsi bir başka kabloya bağlı!"
"Hyung çok agresifsin. Kırmızı olanı tak işte."
Büyük olan kırmızı kabloyu siyah kabloya takıp geri çekildiğinde ortama kısaca göz gezdirdi. Bu dağınıklığı Kim düzenli Seokjin hyungu görse kalp krizi geçirirdi çünkü zemin kablolardan geçinilmiyordu.
"Hyung şunu taksana."
Jungkook elindeki kabloları incelerken kafasını kaldırmadan Hoseok'a seslenmişti.
"LAN HANGİSİ?!"
"Siyah olan."
Kenarda durup ortamdaki kargaşayı büyük bir zevkle izleyen Kim Taehyung sinsice sırıtmıştı.
"Hoseok hyung bugün diğer tarafından kalkmış olmalı. Acaba niye öyle kalktın hyung?"
Kırmızı saçlı olan küçük olanın ima dolu sesiyle kaşlarını çatmıştı. "Sen bana ne demeye çalışıyorsun Kim Taehyung?"
"Hiç." Taehyung ortamı karıştırmayı severdi.
"Biz geldik."
Odadan içeri Kim Namjoon, Kim Seokjin ve Min Yoongi girdiğinde etrafın dağınıklığına karşı Seokjin'in kaşları çatılmıştı.
"Görüyorum ki yine çok dağınıksınız."
"Sana da selam hyung."
Park Jimin kafasını kısaca kaldırarak gruba bakmıştı. Min Yoongi'ye bakmamaya çalışıyordu. Nedenini bilmiyordu, sebepsizdi.
Öte yandan ise Min Yoongi bakışlarını odaya girdiği andan itibaren turuncu saçlı çocuğun üzerinden çekmemişti. Onu dikkatle inceliyor, atladığı bir detayı var mı diye tekrar tekrar bakıyordu.
Küçük olanın kendisini görmezden gelmesi sinirini bozarken irislerini irislerine hapsetmek için turuncu saçlı olana doğru birkaç adım attı.
Park Jimin'e birkaç adım kalana kadar ilerlerken odanın diğer tarafındaki Jeon Jungkook'un bir kabloyu diğerine bağlamak için kabloyu kendine doğru çekmesiyle Min Yoongi önünde beliren kabloyu göremedi ve ayağı ona takılırken gürültüyle turuncu saçlının üzerine düştü.
Park Jimin daha ne olduğunu anlayamadan üzerine düşen mint saçlı hyunguyla birlikte geriye savrulmuştu. Yerde sırtüstü uzanıyordu ve Yoongi de üzerindeydi. Büyük olanın ince dudakları Jimin'in çenesindeydi ve bir bacağı da aralanmış iki bacağının arasına girmişti. Bedenleri birbirine yapışık haldeydi.
Yoongi'nin kalbi, altındaki bedenin boynundan gelen kokuyla hızlıca atmaya başlarken istemsizce daha derin bir nefes çekmişti. Altında olan çocuğun kısılmış gözleri, aralık duran dudakları ve davetkâr gözüken beyaz boynu aklını toparlamasına hiç yardımcı olmuyordu.
"H-hyung kalkar mısın üstümden?"
Park Jimin kesinlikle üzerindeki adamın etkisiyle kafayı sıyırmak üzereydi. Hyungunu daha önce hiç bu kadar yakından incelememişti ve şimdi ise bembeyaz teninden gözlerini alamıyordu.
Min Yoongi titreyen çocuğun dediklerine karşın bir an onu ezdiği düşüncesi ile panik olup ayağa kalktığında saçları Jimin'in burnunu gıdıklamıştı. Saçları kesinlikle güzel kokuyordu.
Ellerini Jimin'e doğru uzatıp kalkması için beklemeye başladığında Jimin sarhoş gözlerle büyük olanın ellerine bakmıştı. Kendi ellerinin aksine uzun ve kemikli parmakları vardı.
Jung Hoseok ve Kim Taehyung arkadaşlarının bu haline karşı sinsi sinsi gülerken Jeon Jungkook gülümseyerek izlemekle yetiniyordu sadece.
"Jimin-sshi nereye daldın yine?"
Jimin Taehyung'un tamamen imalı cümlesine sinirlenerek ona uzatılan beyaz eli tutmak yerine kendi başına ayağa kalkıp Kim Taehyung'a omuz atmıştı.
"Boş konuşuyorsun şerefsiz."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
illegal | yoonmin
FanficPark Jimin ülkenin en iyi hackerlarından oluşan prestijli bir çetenin üyesiydi.