Park Jimin sabahın erken saatlerinde kendisinden beklenmeyen şekilde erken kalkmış ve içindeki zapt edemediği enerjisiyle mutfakta kendine gelmeye çalışan Jung Hoseok'a arkadan sokulmuştu. Jimin, Hoseok'un aksine bu sabah kendini oldukça dinç, zinde ve gökkuşağı kusacak kadar mutlu hissediyordu."Günaydın hyung~"
Jung Hoseok biraz olsun ayılmak adına içtiği soğuk suyu bir anda sol tarafından duyduğu sesle püskürtürken suyun bir kısmı soluk borusuna kaçmış, öksürmeye başlamıştı.
Jimin ise yüzünden eksik etmediği gülümsemesiyle hyungunun sırtına vururken Hoseok sulanmış gözlerinin arasından duvardaki saate bakmaya çalışıyordu.
"Jimin saat mi durmuş, ben mi yanlış görüyorum?"
Park Jimin nefesleri düzelen hyungunun sorduğu soruyla gri saçlarını karıştırmış ve Hoseok'un ona işaret ettiği yere bakmıştı. Yüzündeki Hoseok'u korkutan gülümseme hâlen varlığını sürdürüyordu.
"Saat yediyi kırk iki geçiyor hyung."
"Yani saat sabahın sekizi ve sen sopa gibi dimdik ayaktasın öyle mi? Jimin sen öğlenlere kadar ölü gibi yatan birisin, beynini mi üşüttün lan yoksa? Aptal Jungkook'a pencereyi kapatmasını söylemiştim! Ah o ço-"
Jimin eliyle kendinden geçmişcesine söylenen Hoseok'un ağzını kapatmış ve gözleri kısılacak şekilde şirince gülümsemişti.
"Hiçbiri hyung, sadece çok mutluyum."
"JUNGKOOK KOŞ YETİŞ! JİMİN GÖRÜNÜMLÜ FEDERALLER HOSEOK HYUNGU ESİR ALMIŞ!"
Mutfak kapısından duydukları çığlıkla daha oraya dönemeden birisi üzerlerine atlamış ve Jimin'in gri saçlarından kavrayarak çekiştirmeye başlamıştı.
"HOSEOK HYUNG KAÇ KURTAR KENDİNİ!"
Jung Hoseok fırlatıldığı köşede korkunç derecede saçma olan olayı düşünürken sıkıcı sabahının nasıl bir anda böylesine bir kaos ortamına dönüştüğünü açıklamaya çalışıyordu.
"Lan manyak mısınız siz?! Topluca kafayı mı çekiyorsunuz anasını satayım?! TAEHYUNG İN JİMİN'İN ÜZERİNDEN ŞEREFSİZ!"
Jungkook'un zoruyla Taehyung Jimin'in üzerinden çekildiğinde Hoseok, yüzündeki mutluluktan eser kalmamış Jimin'in önüne geçip Taehyung ile ikisi tekrar birbirine girmesin diye kendini siper etmiş, kırmızı saçlarının arasından ikisine de sinirli bakışlar atmıştı.
"Hyung overwatch falan mı oynasak?"
Dördü de kısa bir birbirlerine bakmış cevap ortamda sessizlik oluşmuştu.
"Gümüş konsol benim." İlk kalkan Hoseok olurken diğer üçü de hızla ayaklanarak bağırışlar eşliğinde odaya gitmişlerdi.
İşte böyleydi onlar, ne kadar saçma ya da ne kadar büyük bir olay da olsa birbirlerine en fazla birkaç dakika sinirli kalabiliyorlardı.
-
Min Yoongi önündeki faturalara gergince bakarken sıkıntı içinde elini siyah saçlarından geçirmiş ve kafasını geriye yaslamıştı. Küçük gözlerini sıkıca yumarken borç içinde oluşunu aklından atmaya çalışarak tüm zihnini Park Jimin'in o güzel yüzünün doldurmasına izin verdi.
Park Jimin'in hayalinin tam yanına oturmasıyla kendince gülümsedi. Çok şirindi ve de çok güzeldi. Gülünce kısılan gözleri, minik elleri ve o tapılası tavırlarıyla daha önceleri olduğu gibi şimdi de Min Yoongi'yi kendinden geçirmişti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
illegal | yoonmin
FanfictionPark Jimin ülkenin en iyi hackerlarından oluşan prestijli bir çetenin üyesiydi.