Jimin bedeninde hissettiği tatlı bir yorgunlukla gözlerini açtığında, uzun süredir uyumamaktan dolayı gözlerini tekrar yumacaktı ki sağ omzu başta olmak üzere tüm göğsüne yayılmış olan mint rengi tutamlar yüzünden gözleri panikle açıldı.
Düzenli aralıklarla çenesine vuran ılık nefesler ile uyuma isteği tekrar nüksederken, çok hareket etmemeye çalışarak başını eğdi.
Min Yoongi yüzünde huzurlu bir ifadeyle omzuyla göğsü arasındaki yerde yatıyordu. Üzerindeki ince kıyafetten beyaz boynu ve gerdanı gözüküyordu, ince dudakları aralıktı. Mint rengindeki saçlarının bir kısmı alnına, bir kısmı da Jimin'in göğsüne dökülüyordu ve kesinlikle hoş kokuyorlardı. Ellerinden biri karnına sarılmıştı ve üzerlerinde Yoongi'nin göğsüne kadar gelen ince bir battaniye vardı.
Jimin başını geriye atarak gözlerini kapattı. Daha fazla bakması ona çok yanlış geliyordu, sanki Min Yoongi göğsünde yatmıyormuş gibi düşünecek ve uzun bir süre boyunca da gözlerini açmayacaktı, en azından planı buydu.
Öte yandan Min Yoongi üzerinde yattığı zeminde oluşan kıpırtılar sonucu tatlı uykusundan uyanmıştı ve kısık gözlerle Park Jimin'e bakıyordu. Küçük olan başını geriye atmış, boynunu ve adem elmasını gözler önüne sermişti. Tavandaki loş spotlar yüzüne vurarak kirpiklerine ve son zamanlarda ortaya çıkmaya başlamış olan elmacık kemiklerine gölge düşürüyor, onu annesinin küçükken okuduğu masallardaki gibi insanüstü bir varlığa benzetmesine sebep oluyordu.
Park Jimin'e ait olan telefon son birkaç saattir olduğu gibi bırakıldığı sehpanın üzerinde tekrardan titreşmeye başlarken, Yoongi'nin gözleri telefona kaydı.
Yerinden doğrularak tembelce esnerken mint rengi saçlarını karıştırdı ve telefonu cam sehpadan alarak sayısız gelen bildirimlerden bazılarına baktı.
"Jimin..."
Jimin tek gözünü açarak hyunguna baktığında artık yakın olmadıklarını görünce rahat bir nefes vermiş ve diğer gözünü de açarak doğrultmuştu.
"Hm?"
"Sanırım öldün, Park."
Yoongi uykulu halinden çabucak sıyrılmış, yüzündeki sinsi gülümsemeyle elindeki telefonu sallıyordu.
"Ne?"
"Kurabiyen sana ulaşamamış."
BigBang'in Fantastic Baby'si telefonda çalmaya başlarken Yoongi ekrandaki isme kısaca bakıp telefonu turuncu saçlıya uzattı.
"Yer Güzeli adında birisi arıyor."
Jimin'in kaşları havaya kalkarken hyungunun uzattığı telefonu alarak aramayı cevapladı. "Efendim Hoseok hyung?"
Karşı taraftaki hyungunun sesi kızgın gelirken Jimin onu dinlemiyor, gözlerini bir saniye dahi Min Yoongi'nin gözlerinden ayırmıyordu.
Jung Hoseok bugün ters tarafından kalkmış olmalıydı çünkü Park Jimin telefonu açtığından beridir onun ne kadar sorumsuz olduğu ve lanet telefonlarını açmadığı için azarlamakla meşguldü.
Jimin gözlerini devirerek hyungunun her kızdığında çıkan mıymıy sesine daha fazla katlanamayarak telefonu büyük olanın suratına kapattı.
Yerinden ayaklanarak kalktığında dışarıdan gözüken sakin halinin aksine içinde volkanlar patlıyor, kedi yavruları ottan eteklerle Hula Hula dansı yapıyorlardı.
Mutluluktan parlayan gözlerini ona merakla bakan hyunguna dikti ve genişçe gülümsedi.
"Onu bulduk hyung."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
illegal | yoonmin
Fiksi PenggemarPark Jimin ülkenin en iyi hackerlarından oluşan prestijli bir çetenin üyesiydi.