54

11.2K 545 145
                                    

   Aynı günün devamı 00.05

Levent


"Kanka hala bir haber yok dimi?"

"Yok, yarın yüz yüze konuşacağım."

"Lan hemen Alara'ya yetiştirmeyeceği ne malum? O işi nasıl halledeceğiz? Bi de bana güvenmiyorsun triplerine gelemem zaten onca siniri yuttum ağzımdan gık çıkmıyor kıza."

"Okul çıkışı buluşacağız anlatırım durumu, ayrıca söylemez bir şey merak etme bu kadar lan! Hem kendisi yalan söylemiş sana. Bu kadar kolay üste çıkmasına izin verme."

Çetin'le Bora'nın konuşmasını dinlemeyi kesip mutfaktaki işime geri döndüm, Çetin meraktan kıvranıyordu bu da Bora'yı geriyordu. Ama yarın Dilara'yla buluşacağını öğrendiğim için ben herkesten gergindim. Bir türlü gidememişti şu kız hayatımızdan.
Aniden sinirle tabakları lavabonun içine fırlatırcasına attığımda evde büyük bir gürültü oluşmuştu ve tabaklar kırılmıştı.

"Hay ebeni... Bu kadar kırılgan tabak mı olur amına koyayım!"

"N'oluyor? İyi misin?"

Dönüp mutfağın kapısından bana yaklaşan Bora'ya baktım, sonra sinirle önüme döndüm tekrar

"İyiyim amına koduğum tabağı kırıldı. Kıytırık resmen!"

Öfkeyle kırılan parçaları poşete doldururken elimde hissettiğim acıyla kendimi geri çektim, yıllardır akmayı bekliyormuşçasına kanlar hızla akıyordu elimden

"Siktir! Hay senin de!"

"Dur Allah aşkına! Bi' sakin ol!"

Bora hızla beni lavabodan uzağa çekerken gözden kaybolmuştu, o çıktıktan bir saniye sonra Çetin girdi mutfağa. Önce lavaboya sonra irkilerek bana döndü

"Kanka n'oldu ya?"

"Yok bir şey."

"Sen yine asabileşmişsin, ne oldu yine? Anlat kankacığına hadi."

Bıkkınlıkla kafamı başka tarafa çevirdim, öyle bir daralmış hissediyordum ki ama mantıklı hiçbir açıklaması yoktu. Bora'ya bu kadar öfkeleniyor olmak hiç mantıklı değildi, Dilara'nın gözünün yaşına bakmadan öldürmek istememin de öyle.

"Yok lan işte bir şey!"

Çetin bir iki adım gerileyip ağzına hayali bir fermuar çekti. Sonra Bora elinde bantla içeri girdi. Yanıma gelip önce elimi musluğun altına tuttu sonra kurulayıp bant yapıştırdı bu sırada bense sadece onu izliyordum. İşi bittiğinde kafasını kaldırıp bana baktı, bense kafamı hemen çevirip ondan uzaklaştım.
Tam tekrar parçaları toplanmaya yelteniyordum ki Bora beni durdurup geri çekti

"Hala ne diye yaklaşıyorsun? Uzak dur hallederim ben."

"Bir şey yok abartmayın ya, alt tarafı elim kesildi çıtkırıldım muamelesi yapma."

Lavabodan parçaları poşete koyarken bir anlığına arkasını dönüp ters ters bana baktı, öyle öfkeyle bakarken kendimi yutkunmamak için zor tuttum. Gözünü kırpmadan gözlerimin içine bakışı beni ürpertmiyor dersem yalan olurdu, zaten Bora'da hep bir katil potansiyeli görmüştüm.
Hep çok sessiz ve ürkütücü olurdu, ama içindeki öfkeyi çok az kişi bilirdi. Halbuki ben öyle değildim, sinirlenirsem kimse tutamazdı beni. Ne gerek vardı kendini tutmanın?
İşkence gibi bir on saniyenin ardından önüne dönüp işine devam etti.

Çetin'in boğazını temizlemesiyle ondan tarafa döndüm, "Ben hiçbir şey olmamış gibi içeride takılıyorum, birbirinizi öldürmeye yaklaşmadığınız sürece beni dahil etmeyin lütfen."

[ I. Kitap ] Yarına Kadar (bxb) • [Tamamlandı]  Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin