...63...

1.9K 186 43
                                    

Aries
"Minki emin misin? Yani şu kız asistan benimle neden otel odasında buluşmak istesin?"

-Kızdan korkmuyorsun değil mi Aries? Gelecek işte siz bazı şeyleri konuşun. Bir terslik olursa beni ararsın

"Peki arayacağımda. Saat geç oldu benim uykum geldi. Zaten bu odada kalacağım biraz uyusam en azından.

-tamam uyu. O gelince kalkarsın. Ben seni arayacağım geldiğinde.

"Tamam hoşçakal görüşürüz"

--görüşürüz güzellik.

Hoseok
"Jungkook sana daha kaç defa söyleyeceğim. İstemiyorum iş görüşmesi falan. Ayrıca benim tanımadığım bir kadınla gecenin o saatinde otel odasında ne işim var"

--Yah hyung abartmıyor musun? Kadın sana ne yapacak? Konuşacaksın işte. Belkide anlaşmayı onun patronuyla yaparsın

"Beyefendi kendi gelemedi de sekreterini mi gönderdi. Bak eğer bilerek yapıyorsan sana söyledim Jungkook. Benim başka kızlarla işim olmaz. Yani birilerine ihtiyacım yok"

--Biliyorum hyung. Gerçekten iş görüşmesi. İnanmıyor musun bana.

"Tamam tamam az kaldı varıyorum zaten oda numarası kaçtı?"

--444

"Tamam asansördeyim kapat"

--peki hyung

Telefonumu kapatarak hemen inmem gereken katta kendimi insanların arasından zar zor dışarı attım. Gecenin bu saatinde bile asansör doluydu ne bu bir terlere yetişme çabası?

Kapı numaralarına tek tek baktığımda sonunda 444. numarayı bulmuştum. Anahtarı alarak yavaşça iki tur döndürdüğümde kapı biraz yüksek sesle açılmıştı.

Sanırım daha gelmemişti çünki içerisi karanlıktı. Yavaşça ilerlediğimde salondan bir anda koridora narin bir işık süzülmüştü.

Belkide uyuyordu ve lambayı yakmıştı. Jungkook umarım bu kızı benim için ayarlamamışsındır yoksa arkadaş falan demeyip kesin arkadaş katili olacaktım.

Odanın kapısına vardığımda arkası bana dönük üzerinde mini bir gecelikle kırmızı kısa saçlı bir kadın vardı. Oda tam aydınlık olmadığı için net göremiyordum. Çünki odayı sadece minik bir lamba aydınlatıyodu. Sanırım şuan arkasını dönmüş üzerine hırka gibi birşey giymeye çalışıyordu.

Bu neydi şimdi bu Jungkook gerçekten elimde kalacaktı. Sinirle işıkları açtığımda duyduğum cümleyle yutkunamamıştım.
"Affedersiniz bayan Heri ben uyuya kalmışım şimdi üzerime bir şey giyinip geliyorum"

Sesi... sesi neden onun gibiydi.

Karşımdaki vücut bana doğru döndüğünde anlık yaşadığım şokla duvara yaslanmıştım. O muydu? Gerçekten o muydu? Bakışlarım kestirdiği ve kırmızıya boyattığı saçlarına kaymıştı.  O güzel saçlarını neden kesmişti?

O da şuan büyük bir şaşkınlıkla aynı benim gibi kocaman olmuş gözlerle bana bakıyordu.Bakışları hiç değişmemişti. Hala aynıydı...hala anlamı ve güzel bakıyordu.

Sırtımı yasladığım duvardan ayırarak bir adım attığımda bakışları ayaklarıma sabitlenmiş hemen ardından yüzüme bakmıştı.
Yanağından bir damla yaş süzülerek o güzel yanağını ıslatmıştı. Belkide sözümüzü hatırlamıştı. Yürüdüğümde yan yana beraber olacağımıza dair verdiğimiz sözü....

Biranda kendine gelmiş gibi kollarını hızla kendine sararak hırkasının önünü kapatmaya çalışıyordu.

Sanırım o bayan bir çalışan ve bende bir sekreter bekliyordum. Anlaşılan ikimize de oyun oynanmıştı.

Ama olay şu ki hayatımda hiçbir zaman bir oyunun içinde olmaktan bu kadar keyif almamıştım.

Bir adım daha attığımda korkuyla bir adım geri gitmişti. Benden korkuyormuydu yani? Bu süreçte bana karşı geride kalan tek duygusu korkumuydu?

"S...sen nasıl burdasın?"

Titreyen sesiyle sorduğu soruya aslında ne cevap vereceğimi ben bile bilmiyordum.

Aries.
Hoseok.... o şuan karşımdaydı. Üstelik ayaktaydı. Onu ilk defa yürürken görmenin mutluluğunu yaşıyordum. Bunca zaman sonra onu tekrar görmek....

Üzerimdeki hırkayı çekiştirerek bakışlarımı karşımdaki adama diktim. Biranda gülümseyerek hızla adımlarla bana doğru yürüdüğende kalbim yerinden çıkacakmış gibi hissediyordum.

Hiç durmadan ilerleyerek tam önümde durmuştu. Benim yüzümü incelerken ben sadece yere bakıyordum. Ona bakmaya korkuyordum. Bakışlarına kanıp yanlış birşey yapmaktan korkuyordum.

Omuzlarımdan sıkıca tuttuğunda ellerimle kollarından tutup itecekken bir anda beni kendine doğru çekmişti. Vücudumu sarmalayan kollarıyla gözlerimi kapatmış özlediğim o tatlı kokusunu içime çekmiştim.

Elleri sırtımdan sanki mümkünmüş gibi daha çok bastırdığında nefesim kesiliyormuş gibi hissettim. Ama kendine gel Aries. Kendine gel. Bu sen olamazsın.

Tüm gücümü toplayarak karşımdaki vücudunu sertçe kendimden ittim.

"Buraya nasıl geldin, beni nasıl buldun bilmiyorum ama şimdi defol ve sevgilinin yanına git. Beni onun için bırakmamışmıydın şimdi çek git"

Tekrar bana sarılmaya çalıştığında çantamı alarak göğsüne gelişigüzel bir tane geçirmiştim.

"Sana benden uzak dur dedim. Neden susuyorsun. Söyleyecek birşeyin yok değil mi?"

"Benim sevdiğim tek kişi sensin Aries"

Bu neydi şimdi komik olduğunu mu düşünüyordu,

"Benimle şaka mı yapoyorsun Hoseok? Şimdi ben polisi aramadan çık git. Minki ne halt edip beni buraya gönderdiki?"

"Bir dakika Minki mi? Şu eskiden seni seven çocuk. Minki o mu? Bana bunca süre onunla olmadığını söyle.. lütfen bana onunla aranızda bir ilişki olmadığını söyle"

"Sana ne? beni ne hakla sorgularsın? Hadi git sevgilin merak eder seni"

"Bana cevap ver o adamla sevgili misiniz?"

"Sana ne ya sanane diyorum neresini anlamıyorsun?"

"Aries yapmış olamazsın değil mi? Beni unıtmuş olamazsın? O adamla sevgili olmuş olamazsın. Olamaz olmamalı.."

Bağırarak konuştuğu için artık bu rahatsız edici olmaya başlamıştı.
"Aptal aptal konuşmayı kes ve git burdan hemen. Şimdi Minki'yi arayacağım"

Elimdeki telefon yerde paramparça olurken telefonumu yere çarpan adama sinirle bakarak bekliyordum. Daha ne kadar ileri gidecek bekliyordum.....

 Daha ne kadar ileri gidecek bekliyordum

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
Hope Again∞JHopeHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin