10.BÖLÜM

1K 59 2
                                    

Rahatsız bir gece geçirmiştim. Hem bedensel hemde zihinsel sancılarım olmuş, neredeyse hiç uyuyamamıştım.
Gözlerimin ve başımın ağrıdığını hissediyordum. Telefonumu ellerimin arasına hapsedip saate baktım. Neredeyse 10.00'a geliyordu. Yorgun bir nefesi ciğerlerime doldurdum ve ayaklandım. Banyo yapmam gerekiyordu.

Hızlı adımlarla odamdaki banyoya ilerledim. Kısa bir duşun ardından bornozuma sarınıp odama geçtim ve gardırabumun önünde duraksadım. Hiç bir şeye dikkat edesim yoktu. Elime rast gele geçen siyah bir elbiseyi üzerime geçirdim.

Saçlarımı taramadan kuruttum ve sıkı bir at kuyruğu yaptım. Banyo yapmama rağmen uyumak istiyordum ama biliyordum ki yatağa yeniden girsem de uyuyamayacaktım.

Alt kattan sesler yükseliyordu. Telefonumu odada bırakmayı tercih ettim ve aşağı indim. Seslerin mutfaktan geldiğini henüz merdivenlerin yarısına gelmeden anlamıştım. Adımlarımı oraya yönlendirdim ve içeridekilere görünmeden bir süre onları izlemeyi tercih ettim.

Herkes oradaydı ama annem yoktu. Onun olmayışı kaşlarımı çatmama ve salona yönelmeme neden olmuştu. Kapı aralıktı, ses çıkarmadan onu izlemeye başladım. Elinde tuttuğu şişlerle mavi bir patik örüyordu.

Bu üçüncü çocuğum içindi. Diğerleri için ördüğü onlarca patiği varken, ona yenilerini yapıyordu.

Dün akşamın kesitleri zihnimi doldurduğunda, kalbimde bir yerlerin acıdığını hissettim. Sözleri kırıcıydı ama yine de çok mu büyük tepki vermiştim?

O'nun kalbini, kendi kalbimden daha mı çok kırmıştım?

Bana haksızlık ettiğini fark etmişti sonuçta ama O'na fırsat vermemiştim. Belki de fırsat verseydim, O benim kırılan kalbimi onaracaktı.

Gözlerimin dolduğunu hissediyordum. Adımlarımı yavaşça yanına yönlendirdim. "Anne," Dedim kısık bir sesle. Bakışları elindeki şişlerden bana döndü. Göz göze geldiğimizde kaşları çatıldı.

"İpek," Dedi telaşla ayağa kalkarken. "Ne oldu? Ağrın mı var?" Başımı yavaşça sağa sola salladım ve oturması için O'nu yeniden koltuğa yaklaştırıp önünde diz çöktüm. "Yok ağrım."

Gözlerindeki endişeyi görebiliyordum. Aldığım derin bir nefesle birlikte gözlerimden bir kaç yaş ellerimi tutan ellerine düşüverdi.

"Anne özür dilerim," dedim titreyen sesimle. Bakışlarındaki endişe yerini şevkate teslim ederken, dudaklarına bir tebessüm yapışmıştı.

"Akşam sinirlerim çok bozuktu anne, sende bir anda öyle çıkışınca tutamadım kendimi. Gerçekten çok özür dilerim."

Sol eli elimi bıraktı ve yanağımı okşadı. Tenimi ıslatan göz yaşlarımı sildi ve saçlarımın arasına bir buse kondurdu. "Asıl ben özür dilerim anneciğim," dedi. Pişmanlığını ses tonundan dahi anlayabiliyordum. "Benim amacım senin canını acıtmak değildi. Farkına varamadım işte bir anda kurduğum cümlenin."

Sözlerinden sonra kırgınlığımı daha çok hissediyordum. Onun farkına varmadığı cümle canımı ne kadar da çok yakmıştı.

"Ama aklından geçti anne," Dedim küçük bir çocuk gibi. "Gerçekten çocuklarımı umursamadığımı düşündün." Gözlerindeki pişmanlık biraz daha belirginleşti.

"Sinirdendi. Yoksa onları ne kadar önemsediğini biliyorum. "

Yutkundum ve akşamdan beri aklımı kurcalayan o soruyu sordum. "Akşam neden o kadar sinirliydin anne? Ne oldu?"

Derin bir nefes aldı ve yanağımdaki elini yine avcumun arasına yerleştirdi. "Korktum," Dedi hiç beklemediğim bir anda. " Sen gittikten sonra, sana izin verdiğim için çok pişman oldum. Orada yalnızdın ve O çocuğu hiç tanımıyoruz."

Karanlığın İçindeki Güneşler - Tamamlandı-(düzenleniyor) Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin