3 gün sonra
Üç gün olmuştu tam üç gün... Üç gündür bu adamın yanındaydım...
Her saat başı yanıma geliyor,bir düzine laf edip yemek getiriyordu.
Yemedim üç gündür bir kuru ekmek dışında bir şey de yemedim. Şimdiyse yine elimde kuru ekmeğimle odanın ortasında oturuyordum...
"Rabbim! Sen kullarına kaldıramayacakları yükleri yüklemezsin. Ben bu yükü kaldıramıyorum. Kurtar beni nolur "
Yine ağlıyordum. Yapacak başka bir şey bulamıyordum. Tek elimden gelen dua etmekti... Ve ben dua ediyordum...
Dışarıdan gelen silah sesleriyle bir çığlık atıp kulaklarımı kapattım. Odanın kapısı açıldı ve içeri girdi.
" kalk! KALK! "
Korkarak ayağa kalktım.
" neler oluyor! "
Tam bu esnada kapı açıldı ve bir el silah sesi duydum. Yine korkuyla kulaklarımı kapattım.
Kolumu tutan eli genişledi ve bir anda yere düştü. Gözlerimi korkuyla açıp kapıdaki adama baktım. Elleri titriyordu. Korkuyordu. Her halinden belliydi.
Bakışlarını o'ndan çekip bana kenetledi.
"eğer bu heriften kurtulmak istiyosan benimle gel"
Ellerimi karnıma dolayıp sağıma soluma baktım. Başka çarem varmıydı... Yoktu... Onunla gitmek zorundaydım.
Bir kaç adımda yanına ulaştım. Kafamı çevirip yerde yatan katilime baktım. Çocukluğumun katiline.
"daha çok acı çekerek ölmeliydin bu çok hafif oldu... "
Tekrar ismini bilmediğim adama baktım.
" hadi yoksa yakalanıcaz "
Hızlı adımlarla dışarı çıktık. Ormanlık bölgeye doğru ilerledik. Tahminimce 1 buçuk saat yürüdükten sonra daha fazla dayanamayacağımı anlayıp önümdeki adama seslendim.
" ben... Çok yoruldum... Daha fazla yürüyemicem. "
" biraz daha dayanamaz mısın peşimizde olabilirler. "
" dayanamam "
" peki... Biraz dinlen o zaman"
Bir ağacın yanına oturdum ve derin derin nefesler almaya başladım. Olmuyordu... Midemin bulantısı geçmiyordu.
Ağzıma gelen acı tadla ayağa kalkıp arkamı döndüm. Biraz kendime gelince önüme döndüm. Elinde tuttuğu suyu bana verdi ağzımı yıkayıp bir kaç yudum aldım ve kenara oturdum.
Biraz dinlendikten sonra tekrar yola koyulduk. Az denmeyecek kadar yürüdükten sonra,sanırım anayol dedikleri yere geldik.
Yola çıktığımızda durdu ve bende durdum. Biraz bekledikten sonra ilerden beyaz bir minibüs gözüktü.
Elini kaldırıp arabayı durdurmaya çalıştı. Ama araba durmadı. Biz tam umudu kesmişken araba durdu ve adam kafasını camdan çıkarıp
"gelin çocuklar" dedi. Yüzümde oluşan bir kaç saniyelik gülümsemeyi arabadaki yaşlı amcaya gönderdim.
Arabaya bindiğimizde - herkesin yaptığı gibi- yaşlı amca gözlerini karnıma dikti. Ellerimi karnıma sarıp kafamı eğdim. Artık karnım çok şiş olduğu için herkesin dikkatini çekiyordu. Ve bu da beni rahatsız ediyordu.
Amcada rahatsız olduğumu anlamış olacak ki bakışlarını üzerinden çekip hala adını bilmediğim adama dikti.
"oğlum kaç aylık hamile kadını niye buralara getiriyorsun."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Karanlığın İçindeki Güneşler - Tamamlandı-(düzenleniyor)
Ficção AdolescenteDikkat! +18 sahneler bulunmaktadır!.. Hadi biraz empati yapalım... Daha 18'inde gençliğinin baharında olan bir kızın yerine koyun kendinizi. Bir gün okuldan çıkmış evinize gidiyorsunuz, kendi kendinize sabahtan beri aklınızda dönüp durmakta olan o...