Hazar: Selam.
İz: Selam.
Hazar: Fazla mutsuz duruyorsun.
İz: Genel halim bu.
İz: Tufe yanımda olmadığı zaman, mutsuzum.
Hazar: Tufe'nin yanından neden hiç ayrılmadığın belli oldu.
İz: Güldüğüm her saniyeyi ona borçluyum bir süredir.
İz: Üzüldüğüm zaman, mutlu etmek için tek çabalayan o neredeyse.
Bu satırları yazarken, Tufe'nin sandaylenin üstünden bana sarılmasıyla, telefonu bırakop hemen ona dönüp kocaman sarılmıştım ona.
Onu göremediğim günlerde, mutsuz, huzursuz ve yalnız hissediyordum. Onunla sadece birkaç dakika konuşmak bile bana çok iyi hissettiriyordu.
"Geç otur, özledim seni." dedim ve gülümsedim ona.
Yanaklarına, bir elmas gibi konulmuş olan gamzeleri belli oluverdi bir anda.
Hayatımda gördüğüm, gamzenin en çok yakıştığı insan o olabilirdi.
Öyle güzel gülümsüyordu ki, hep gülümsesim istiyordum.
Onun koluna girip, kantinden karton bardağın içinde nescafe alıp masamıza geri döndük.
Sanki daha önce hiç bu olayları konuşmamışız gibi, tekrardan konuşmaya başladık.
O gülerek anlatırken, telefonuma gelen bildirimler beni rahatsız etmeye başlamıştı. Ama bakmak yerine, Tufe'yi dinlemeyi tercih ettim.
"Ya bir şey diyeceğim, bizim fizikçinin bebeği erkekten kıza nasıl döndü ben hâlâ anlamadım. Ben erkek diye düşünüyordum, üzüldüm bak." dediğinde, ellerimi çırptım.
"Ben doğru tahmin ettim valla." dedim ve etrafa bakındıktan sonra, karton bardağı parmaklarımın arasına sıkıştırdım ve sıcak nescafeyi yavaş yavaş yudumlamaya başladım.
O sırada, Tufe küp şekerin kabını soymuş, küp şekerleri teker teker atıp, nescafeyi karıştırıyordu.
"O kadar şekerli içmesene, sonra şeker komasına gireceksin." cümlemi bitirmeden, cebinden uzun antep fıstıklı çikolatayı çıkarttığında, ona bakakaldım.
"Kız manyak, ne yapıyorsun?" dedim bir anda.
"Hiç, şekerli seviyorum ben. Şekersiz içemem."
"Bak valla korkuyorum, şeker komasına girmeden bari." dediğimde, elini gelişigüzel salladı ve çikolatayı açıp, emcüklemeye başladı.
Ona gülerek, nescafemi yudumlamaya devam ettim. O ise, çikolatasını emcüklerken, Yekta'yı görmüş olmalı ki, boğazında kalmıştı. Aniden öksürmeye başladığında, ürküp sırtına vurmaya başladım.
Normale döndüğünde, yüzü kıpkırmızıydı.
Dün çocuğım karnına çarptığındam beri, resmen çocuktan kaçıyordu.
Ama kim bilir nereye kadar gidecekti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
biz, sizin sevmedikleriniz|texting
Short Story→tamamlandı Unutmayın, bizler sizin en sevmedikleriniz. Nedensiz yere kötü bildikleriniz.