5.0|son

3.4K 190 73
                                    

Birkaç hafta sonra...

"Emin misin yani şimdi?" diye soran Tufe'ye baktım, derin bir nefes alarak başımla onayladım onu.

Hazar'ın evine doğru gidiyorduk ve ben çok heyecanlıydım. Tufe ve Barkın da benimle birlikteydi. Barkın'dan Hazar'ın birkaç haftadır evden çıkmadığını, kötü olduğunu öğrendim.

Ve ben bir anlık deli cesaretimle, gidip ne varsa söyleyecektim ona. Evet korkuyordum ama korkmamın onu kötü yapmasındansa, korktuğumu yaşamayı tercih ederdim.

Eve geldiğimizde annesi beni tanıdığı için genel soruları sormuştu, bense hiç sakin değildim ama kadına patlamak istemiyordum o yüzden elimden geldiğince sakin olmaya çalışıp, sorularını yanıtlıyordum.

"Im, ayıp olmazsa, Hazar'ı görebilir miyim? Konuşmam gereken bir şey var da." dedim annesine. Annesi de başıyla onaylayıp, ayağa kalktı ve odasına kadar eşlik etti.

"Yalnız, uyarmam gerekiyor. Şu sıralar fazla huysuz. Nedenini bilmiyorum ben de." dedi annesi.

Acaba sordunuz mu? Dedim kendi kendime.

Kapıyı açtığımda, yatağının orada camlarla kaplı olan balkonun orada ki kapının olduğu tarafa bakık, yere oturmuştu. Bir ayağınu uzatmış, diğeriyle dirseğine destek sağlıyordu.

Tüm odada yankılanan Dolu Kadehi Ters Tut ve Sedef Sebüktekin'in Gitme isimli şarkısı son sesti.

Benim içeri girmemle, beni fark etmemişti. Dışarıya dalmış gibiydi gözleri. Yanına doğru hareket ettim. Yanına oturduğumda anca fark etmişti beni.

Gözaltları şişmiş ve biraz kızarmıştı, yanakları ve burnu da öyleydi.

"Özür dilerim," dedim ona bakarak.

Beni duyduğunu sanmıyordum, telefonunu alıp, ses tuşuna basarak sesini biraz azalttı.

"Duymadım, tekrar eder misin?" dediğinde, ona baktım ve içimden geleni ilk defa yaptım.

Aniden onu öptüm. Öptüğümü idrak edememiş gibi öylece dudağı dudağımda bekledik bir süre. Geri çekilip gözlerini kırpıştırdı.

"Neden yaptın bunu?" diye sorduğunda ona baktım.

"Ne yani, yapmasa mıydım?" diye sordum ben de ona bakarken.

"Hayır birkaç hafta öncesinde istemediğini söyledin, şimdiyse... " dediğinde sözünü kestim.

"Seni öpüyorum, biliyorum." dedim ve ona baktım.

"Evet, beni öpüyorsun." dedi.

"Hazar, ben istemiyorum değil, ben korkuyorum. Ama korkumu yaşayabilirim seni üzmek istemiyorum. Siktir et korkuyu, seni seviyorum ben." dedim ve gözlerine baktım tam olarak.

"Ben seni çok seviyorum İz." dedi ve bana sarıldı aniden. Bende sarılışına kocaman sarılarak karşılık verdim.

Birkaç sene sonra...

Giydiğim mavi elbiseyle, Hazar'ın yanına koşup, sarıldım ve yanağından öptüm onu. Arabasanın kapısına yaslanmış, beni gördüğünde gülümsedi.

"Hadi, geç kalacağız düğüne." dedim ona bakarken.

"Ama çok güzelsin." dediğinde gülümsedim ve popomla poposuna yandan hafif bir şekilde vurdum çekilmesi için. Bu hareketime gülerek, yana kaydı.

Arabaya binip, Tufe ve Barkın'ın düğünlerinin olacağı yere doğru gittik. Mekandan içeriye girdiğimizde, daha henüz kimsenin gelmediğini fark ettik. İçeri girip Tufe'nin yanına doğru ilerledim.

"On beş dakikalığına eve üstünü değiştirmek için gittiğin için sana küsüm." dedi bana bakarken.

"Ama o elbisenin üstüne meyve suyu döktün Tufe, bende değiştirmek zorunda kaldım." dedim ona sinirle bakarak.

"Doğru öyle yaptım. Ama ben unutuyorum, çok heyecanlıyım." diyerek ofladığında ona güldüm.

"Olur öyle şeyler, birazdan çıkacaksınız. Biz zaten masada olacağız." dedim ona bakarken. Tüm sıradanlığı bozup, önce nikah kıyılacaktı, sonrasında ilk danslarını yapacaklardı.

Tufe'ye sorulduğu sırada yanlışlıkla kendi adı ve soyadını söyledikten hemen sonra, Barkın'ın ayağına basması dışında, her şey normal gitmişti. Tabii bir de Barkın'ın kendi soyadını unutması dışında.

İmzaları attıktan sonra dansa kalkmak için sandalyeyi ittirirken, Tufe gelinlikten dolayı kalkamamıştı ve öylece oturuyordu. Şarkı çalmaya başladığındaysa, bu onların evliyken ettikleri ilk dans olacağı için kalkmak için masanın bir ucuna tutundu ve ayağa kalktı.

Hemen soluğu dans pistinde aldığında, ona gülümsedim. İkisi dans ederken pistte, birbirine bakarak sadece musmutlu bir şekilde gülümsediler. Konuşmadılar, ağlamadılar, sadece gülümsediler.

Arkadan Nilipek, gözleri aşka gülen çalıyordu.

"Tatlı gülüş pek yaraşır, gözleri ömre bedel." diye mırıldanan Hazar, arkamdan bana sarılmıştı bile.

"Napsak bizde mi evlensek, böyle dans ederiz falan güzel olur sanki." dediğinde gülümsedim. Ona dönerek kollarını boynuna doladım ve güldüm.

"Bakarız bir ara." dedim ve tekrardan güldüm.

*tamam arkadaşlar finito, ben gidebilirim yani.

biz, sizin sevmedikleriniz|texting Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin