"İz, bekler misin?" diye soran Hazar'ı umursamadan ilerlemeye devam ettim. Bayılacak gibiydim. Aldığım nefesi hissetmiyordum.
Kolumdan tutup, çevirdiğinde, yüzünde ki kasılmayı fark ettim.
"Sen iyi misin?" diye sorduğunda, başımı aşağı yukarı sallamaktan başka bir şey yapamadım. Ağzımı açamıyordum, açsam sanki kusacak gibiydim.
"İz, hiç iyi görünmüyorsun. Gel bir revire gidelim, yemek yemediysen kantine gidelim." dediğinde, kolumda duran eline elimi koydum.
"Gerek yok Hazar, iyiyim." dedim ve yüzüne baygın bir şekilde baktığıma emindim fakat gülümsemeye çalıştım. Kolumu biraz daha kavradığında, düşecekmişim gissi geri geldi.
"Lütfen bırak beni, iyiyim. Gerçekten." dedim ve kolundan sıyrılmaya çalışırken, düşecek gibi olduğumda, Hazar belimden yakalayıp beni tutmuştu.
"Teşekkür ederim, " dedim ama yürüyecekken, koluma girmesi ile ona baktım.
"Hadi ama birazcık olsun yardım etmek istiyorum. Bakma öyle, insanların ne düşündüğü umrumda değil. Gerekirse hepsine teker teker açıklama yaparım. Şu an tek önemli olan, kendini iyi hissetmen." dediğinde, güldüm.
"Bu mümkün değil." diye mırıldandım kendi kendime. O beni bir nevi sürüklerken, oflayarak peşinden gidiyordum.
Revire vardığımızda, koltuğa kendimi atmıştım resmen.
Tabii ki revirimizde yatak, hemşire falan yoktu! Revirimiz olduğuna şükrediyordum hatta.
Hazar başımda dikilirken, ona gözlerimi devirdim.
"Gidip sana kantinden birkaç şey getireceğim. En sevdiğin çikolata frambuazlı dido değil mi?" diye sorduğunda yüzüne bakakaldım. Sadece başımı sallamakla yetindim. Kapıdan dışarı çıktıktan sonra, arkasından kapıyı da kapattı.
Birkaç dakika sonra, bir avcuna sığdırabildiği kadar çikolata ile gelmişti. Diğer elinde de büyük ihtimalle kahve vardı. Yani, umarım.
Elindekileri uzattığında, kahveyi masaya koyup çikolataya yönelecekken, cebinden çıkarttığı kutuya baktım. Pastanelerde ki küçük kutulardandı. Açtığında, içinde kaşarlı poğaça olduğunu görüp, yüzüne baktım.
"Ne yani, birkaç dakika içinde pastaneye de mi gittin?" diye sordum şaşkınlıkla. Başını sallayıp, poğaçadan bir parça alıp, bana uzattı.
Omuz silkip yemeye başladım.
"Sonra hepsinin parasını veririm." dediğimde, kafasını kaldırıp yüzüme baktı fakat düz düz yüzüne bakınca, başını salladı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
biz, sizin sevmedikleriniz|texting
Short Story→tamamlandı Unutmayın, bizler sizin en sevmedikleriniz. Nedensiz yere kötü bildikleriniz.